ve kâtip her vakit bulunmadığından tabiratım pek mücmel ve nota hükmünde kalır, fehmi işkâl eder.

Biliniz, kardeşlerim ve ders arkadaşlarım! Benim hatamı gördüğünüz vakit serbestçe bana söyleseniz mesrur olacağım. Hattâ başıma vursanız Allah razı olsun diyeceğim. Hakk’ın hatırını muhafaza için başka hatırlara bakılmaz. Nefs-i emmarenin enaniyeti hesabına, Hakk’ın hatırı olan bilmediğim bir hakikati müdafaa değil, ale’r-re’si ve’l-ayn kabul ederim.

Bilirsiniz ki şu zamanda şu vazife-i imaniye çok mühimdir. Benim gibi zayıf, fikri çok cihetlerle inkısam etmiş bir bîçareye yüklenmemeli, elden geldiği kadar yardım etmeli. Evet, mücmel ve mutlak hakaika biz, zahirî vesile olup çıkıyor. Tanzim ve tasfiye, tasvir ise kıymettar, muktedir ders arkadaşlarıma aittir. Bazen onlara vekaleten tafsilata, tanzimata girişiyorum, noksan kalıyor.

Bilirsiniz ki yaz mevsiminde dünya gafleti ziyade hükmeder. Ders arkadaşlarımızın çoğu fütura düşüp tatil-i eşgale mecbur oluyor. Ciddi hakaik ile tam meşgul olamıyor. Cenab-ı Hak kemal-i rahmetinden iki senedir ciddi hakaike nisbeten yemişler, fakiheler nevinden tevafukat-ı latîfe ile ezhanımızı taltif etti, zihnimizi neşelendirdi. Kemal-i merhametinden o tevafukat-ı latîfe meyveleriyle, ciddi bir hakikat-i Kur’aniyeye zihnimizi sevk etti ve ruhumuza o meyveleri gıda ve kut yaptı. Hurma gibi hem fakihe hem kut oldu. Hem hakikat hem ziynet ve meziyet birleşti.

Kardeşlerim; bu zamanda dalalet ve gaflete karşı pek çok manevî kuvvete muhtacız. Maatteessüf ben şahsım itibarıyla çok zayıf ve müflisim. Hârika keramatım yok ki bu hakaiki onunla ispat edeyim ve kudsî bir himmetim yok ki onunla kulûbü celbedeyim. Ulvi bir deham yok ki onunla ukûlü teshir edeyim. Belki Kur’an-ı Hakîm’in dergâhında bir dilenci hâdim hükmündeyim. Bu muannid ehl-i dalaletin inadını kırmak ve insafa getirmek için Kur’an-ı Hakîm’in esrarından bazen istimdad ederim. Keramat-ı Kur’aniye olarak, tevafukatta bir ikram-ı İlahî hissettim, iki elimle sarıldım.

Evet, Kur’an’dan tereşşuh eden İşaratü’l-İ’caz ve Risale-i Haşir’de kat’î bir işaret hissettim. Emsalleri bulunsun, bulunmasın bence bir keramet-i Kur’aniyedir. İşaratü’l-İ’caz’ın bir sahifesine dikkat ettik, satırların başında bütün hurufat ikişer ikişer olup hârika bir intizam ile hurufatın vaz’edildiğini gördük. Onuncu Söz’de medar-ı tevafuk