فَتَبَارَكَ اللّٰهُ اَحْسَنُ الْخَالِقٖينَ dersin. Âyine şişesi tebeî, dolayısıyla nazarın ilişir.

İşte birinci surette âyine şişesi mana-yı ismîdir. Re’fet mana-yı harfî oluyor. İkinci surette âyine şişesi mana-yı harfîdir yani kendi için ona bakılmıyor, başka mana için bakılır ki akistir. Akis mana-yı ismîdir. Yani دَلَّ عَلٰى مَعْنًى فٖى نَفْسِهٖ olan tarif-i isme bir cihette dâhildir. Ve âyine ise دَلَّ عَلٰى مَعْنًى فٖى غَيْرِهٖ olan harfin tarifine mâsadak olur.

Kâinat nazar-ı Kur’anî ile bütün mevcudatı huruftur, mana-yı harfiyle başkasının manasını ifade ediyorlar. Yani esmasını, sıfâtını bildiriyorlar. Ruhsuz felsefe ekseriya mana-yı ismiyle bakıyor, tabiat bataklığına saplanıyor.

Her ne ise… Şimdi çok konuşmaya vaktim yoktur. Hattâ fihristenin en kolay, en mühim, en âhir parçasını dahi yazamıyorum. Senin ders arkadaşların bilhassa Hüsrev, Bekir, Rüşdü, Lütfü, Şeyh Mustafa, Hâfız Ahmed, Sezai, Mehmedler, Hocalara selâm ve mübarek hanende mübarek masumlara dua ediyorum.

اَلْبَاقٖى هُوَ الْبَاقٖى

Kardeşiniz

Said Nursî

***

27 Haziran 1934 Çarşamba

بِاسْمِهٖ وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهٖ

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ

Aziz, sıddık ve ziyade müteharri ve müstefsir kardeşim Re’fet Bey!

Senin faik zekân ve dikkatin, sorduğun suallerin çoğuna cevap verebildiği için muhtasar cevap veriyorum, gücenme. Seninle çendan konuşmak istiyorum fakat vaktim müsaadesizdir.

Müslim-i gayr-ı mü’min ve mü’min-i gayr-ı müslimin manası şudur ki: Bidayet-i Hürriyette İttihatçılar içine girmiş dinsizleri görüyordum ki İslâmiyet ve şeriat-ı Ahmediye, hayat-ı içtimaiye-i beşeriye