MEKTUBAT’IN ÜÇÜNCÜ KISMI

(Hüsrev’in bir fıkrasıdır.)

Sevgili Üstadım!

“Mirkatü’s-Sünne ve Tiryaku Marazı’l-Bid’a” ismine hakikaten elyak olan Otuz Birinci Mektub’un On Birinci Lem’a’sını kardeşlerimle ve dostlarımla defaatle okudum. Gayet azîm bir tebşirat-ı Peygamberî ile başlayan bu risalenin on bir nüktesinden her bir nüktesi, başka bir hüsün ve başka bir letafette yazılmakla beraber; ittiba-ı sünnetin maddî ve manevî fevaidi ta’dad edilirken, akla açılan kapılardan içeriye giriyor. Her kapının içerisinde bulunan kapılar ve pencerelerden bakarak, gördüğü hakikatler karşısında hayran oluyor. Gösterdiği deliller ile muterizlerin itirazlarına mükemmel ve muntazam cevaplar vermekle mukabele ediyor.

Ehl-i şevke “Benim gösterdiğim kapılardan girseniz müşkülatsız, ebedî bir saadete kavuşmuş olacaksınız.” diyerek ittiba-ı sünneti, her bir Müslüman’a, hayatında düstur ittihaz etmesini tavsiye ediyor. Talebelerine, anlayabilecekleri bir tarzda emr-i azîm olan dersini takrir ederken “Ben zahirde 15-16 sahifeden ibaret küçük bir risaleyim. Fakat hakikatte neşrettiğim nurla, çok büyük denizleri geçecek bir azamette ve çok büyük yıldızların nurlarını setredecek kudretteyim. Bahtiyar ol kimsedir ki beni hâfızasında nakşederek benimle âmil olur.” diyerek beliğ ve çok yüksek ve nihayet derecede latîf sözleriyle bizleri irşad ediyor.

Bu hakaiki gösteren bu risaleden, gücüm yetse de yüz tane, iki yüz tane yazabilsem. Heyhat! Elim kısa, sa’yim mahdud, aczim her bir emr-i hayrı arzuma kadar îfaya mani. Bu kadar arzuya rağmen yazabildiğim bir nüshasını takdim etmiş bulunuyorum. Hüsn-ü kabul buyurulursa benim için ne büyük bir saadettir.

Ahmed-i Bedevî Hazretlerinin kerametkârane harekâtıyla, semavat ve arzın tabakatından bahseden On İkinci Lem’a’yı üç dört defa okudum.

Sevgili Üstadım! Rızka muhtaç her bir zîhayatın rızkı, Rezzak-ı Hakiki tarafından taahhüd altına alındığı ve rızık ancak Mün’im-i