ısrarı üzerine yazmaya mecbur oldum. Hem de maddî ihtiyaçlarınıza, ikametgâh kirası, odun ve kömür gibi mübrem ihtiyaçlar için lâzım olduğunu düşünmüştüm.

Esasen, kaide-i üstadaneleri bozulmamak için arkadaşlarıma daima tavsiye ve telkinatım, hiçbir maddî menfaat düşünülmemesidir. Çünkü din dünyaya âlet olmaz. Ve din, vasıta-i cer ve maddî menfaati kat’iyen kabul edemez. Hattâ Risale-i Nur’un neşriyatında, kimsenin minnetini almamak için kıymetli Üstadımı taklit ederim.

Kıymetli ve müşfik Üstadım! Şu kadar var ki: Hizmetkârınız, üstad namına değil, kıymetli ve garib bir misafirimiz namına ve rızaen lillah maddî yardım etmek istiyoruz. Hem manevî zarar görmemeniz için kuvvet ve kudret ve azamet sahibi Cenab-ı Allah’a niyaz ve tazarru ederek dergâh-ı İlahiyesinde hüsn-ü kabule mazhar eylemesini dua ediyoruz.

Kıymetli Üstadım! Bayramda ziyaret ve arz-ı tazim makamına kaim olmak üzere, bütün arkadaşlarımızla beraber hem ramazan-ı şerifi hem Leyle-i Kadri hem mübarek İyd-i Said-i Fıtr’ı, Risaletü’n-Nur’un umum talebe ve şakirdleri ve Kur’an’ın kıymetli hizmetçileri makamında ve hükmünde kıymetli Üstadımızı tebrik ederek, Cenab-ı Hak’tan daha çok kardeş ve arkadaşlarımız ile birlikte ve siz Üstadımız başımızda olarak ramazan-ı şerifin emsal-i kesîresiyle müşerref olmaklığımızı niyaz ve tazarru eyleriz ve mübarek iki ellerinizden öperek dua-i hayriyenizi ve kudsî irşadlarınızı istirham eyleriz kıymetli Üstadımız.

Daimî kudsî dualarınıza muhtaç, günahkâr,

hizmetkâr ve talebeniz

Ahmed Nazif

***