mülhidler, kâfirler, müşrikler imana, insafa, daire-i akla gelseler. Ve bu mesud ve ulvi neticeyi bizlere idrak ettirmesini eltaf-ı İlahiyeden tazarru ve niyaz ediyorum, âmin!

Muhterem Üstad! Allahu Zülcelal Hazretlerine ne kadar müteşekkir bulunsanız yeridir. Acz ve fakr tezkeresiyle girmeye muvaffak olduğunuz saray-ı Kur’an’ın has hazinesinden gözler görmemiş, kulaklar işitmemiş cevherleri görüyor ve mezun olduğunuz miktarını necim necim çıkartarak evvela kendiniz bakıyor, sonra “Eyyühe’l-insan! İşte bakınız, bu misafirhaneyi açan, âlemleri rahmetiyle yaratan, sizi hikmetiyle halk buyurup bu âleme gönderen Sultan-ı kâinat bin üç yüz küsur sene evvel büyük bir elçisi Habib-i Ekrem’i (asm) vasıtasıyla size hilkatteki hikmeti, buraya gelmekteki maksadı, ubudiyetin iktiza ettiği hizmeti ilh. bildirmişti. Bu âlî tebligatı, o kudsî ahkâmı sizin anlayacağınız lisanla anlatıyorum, dinleyiniz. Eğer aklınız varsa, gözünüz görüyorsa, insanlığınız varsa hakikati anlar ve imana gelirsiniz.” diye beyanatta bulunuyorsunuz.

Bizler hasbe’l-kader felillahi’l-hamd bu kudsî beyanatı yakından dinlemek, görmek ve göstermek iştiyakını gösterdik. Siz de o elmasları gösterip bizi uyandırdınız. Hakikati anlatıp yolumuzu doğrultmaya vesile oldunuz. Allah sizden ebeden razı olsun. Nefs-i emmarenin zebunu, cin ve ins şeytanlarının hedefi olmaktan kurtulamadık ise de bu hasbî ve Kur’anî hizmetten zevk alıyoruz, lâyıkıyla yapamıyorsak da yolunda bulunuyoruz.

اِنَّمَا الْاَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ

Hulusi

***