yetişmezse dahi maraz-ı kalbîyi def’ ve ref’e, ruhu tenvir ve tesrire kâfi bulunduğu meşhud ve müsellemdir.

Zira Birinci Söz tevhid miftahıdır. Yirmi Bir’in birinci şıkkı da mirkat-ı cennettir. İkinci şıkkı da emraz-ı kalbiyenin tedavisi için nazirsiz bir şifahane-i eczadır. İksir ilaçlarıyla bilâ-istisna herkeste bulunan vesvese marazını tedavi ve kal’ eder. Kalp ve ruhta Kur’an-ı Hakîm’in ebedî ve nâmütenahî füyuzat ve envarından gelen ravzat-ı inşirahiyeyi küşad ile saadet-i ebediyeye îsal edecek bir râh-ı necat ve selâmettir. Yirmi İki ise Bürhanlarıyla, Lem’alarıyla insan olanın akaid-i diniyesini tahkim ve tarsine emsalsiz bir rehber bulunduğunu arz ederim efendim.

Sabri

***

(Şu fıkra Hüsrev’in mektubundandır.)

Sevgili ve Muhterem Üstadım,

Sözlerinizin (yani Risalelerinizin) her biri birer derya-yı azîmdir. Sözlerinizden pek çok feyz alıyorum. O kadar ki okudukça tekrar etmeyi istiyorum. Ve tekrarında duyduğum İlahî bir zevki tarif edemeyeceğim. Bugün Sözlerinizden değil hepsini, bir tanesini alan insaf ile okursa hakkı teslime ve münkir ise gittiği yolu terke, fâsık ise tövbeye mecbur olacağına kat’iyen ümitvarım.

Hüsrev

***

(Şu fıkra Re’fet Bey’in mektubundandır.)

Sözleriniz mürşidane ve çok yüksek olduğundan gayet dikkatli ve tahlil ederek okunmak icab ediyor. Serdeylediğiniz delail-i akliye ve mantıkıye o kadar tatlı ve hayret-bahştır ki insan okudukça okuyor ve nâmütenahî bir zevk-i manevî hissederek hiç elinden bırakmak istemiyor. Bu sebeple bir defa okumak kâfi değil. Hepsi yanında bulunup daima okumalıdır.

Re’fet

***