kabul edilmiş, yediden sekize, sekizden yediye geçmekle tevafuk bozulmuyor. Bu iki rakamın Kur’an’da mühim sırları bulunduğu hissedilir.

Sâlisen: Hazret-i Zat-ı Ahmediye aleyhisselâm nasıl bir şecere-i Tûba olduğunu ve Asfiya ve Evliya ve Sıddıkîn, o şecere-i nuraniyenin meyveleri ve mesalik ve turuk onun dalları olduğunu gösterir bir silsile-i azîme, eskiden kalma ve eskimiş bir silsilename yanımda var. Onu güzelce tebyiz etmek için hattı güzel, cetvelde mahareti bulunan zatları istiyorum. Şimdilik Hüsrev’le Tenekeci Mehmed Efendi, Bekir Ağa’da bulunan ölçü ile on beş tabaka kâğıt beraber, Hâfız Ali’nin haber gönderdiği vakit gelsinler.

Râbian: Yirmi Yedinci Mektub’a ilhak edilecek, kardeşlerimizin bazı yeni fıkralarını size gönderdim. Hakikaten bu fıkralar ve umum Yirmi Yedinci Mektub’un fıkraları çok faydalıdırlar. Ehemmiyetli, tatlı, hoş, güzel manalar, dersler; teşvik, teşci eder hisler vardır. Ben kendim onlardan tatlı istifade ediyorum, tembel olduğum zaman bana ehemmiyetli bir teşvik kamçısı oluyor. Her ne ise… Kardeşlerim, gücenmeyiniz; bir miktardır sizlere mektub yazdığım zaman birbirinden uzak meseleleri topluyorum. Her mektub bir aşure olur.

Hâmisen: Ben kolu kısa, boyu kısa cübbeme razı oldum, daha bir şey lâzım değil. Hüsrev’in sakosu, yanımda makbul misafirdi, gönderiyorum. Validesinin bir derece kesb-i âfiyet ettiğinden çok mesrur oldum. Cenab-ı Hak sıhhat ve âfiyet versin. Orada Hüsrev’in kardeşi Ali Hasan ve Tenekeci Mehmed Efendi ve Hâfız Ahmed gibi Sözler’le alâkadar olanlara selâm ediyorum.

Kardeşiniz

Said Nursî

Numune için gönderilen kâğıt zayi olmuş, göremedik. Beyaz kâğıttan siz intihab edersiniz. Sulfato geldi fakat çoktur. Mehmed Efendi bana yeniden bir levha yazması beni minnettar ediyor. Cenab-ı Hak yazdığı her bir harfe mukabil bin sevap ihsan eylesin, âmin âmin!

***