ÜÇÜNCÜ MESELE:

Küfür, manevî bir cehennemin çekirdeği olduğunu İkinci Söz’de ve Sekizinci Söz’de ve başka Sözler’de ispat edildiği gibi maddî bir cehennem dahi onun meyvesidir. Cehenneme duhûlüne sebep olduğu gibi cehennemin vücuduna dahi sebeptir. Zira küçük bir hâkim, küçük bir izzet, küçük bir gayret, küçük bir celali bulunsa; bir edepsiz ona dese: “Beni te’dib etmezsin ve edemezsin.” Herhalde o yerde hapishane yoksa da onun için bir hapishane icad edecek, onu içine atacaktır.

Halbuki kâfir, cehennemi inkâr ile nihayetsiz gayret ve izzet ve celal sahibi ve gayet büyük bir zatı tekzip ve taciz ediyor, yalancılıkla ve acz ile ittiham ediyor. İzzetine şiddetli dokunuyor, celaline serkeşane ilişiyor. Elbette farz-ı muhal olarak cehennemin hiçbir sebeb-i vücudu bulunmazsa o derece tekzip ve tacizi tazammun eden küfür için cehennemi halk edecek, o kâfiri içine atacaktır.

DÖRDÜNCÜ MESELE:

Eğer desen: Ne için ehl-i küfür ve dalalet dünyada ehl-i hidayete galip oluyor?

Elcevap: Çünkü küfrün divaneliğiyle ve dalaletin sarhoşluğuyla ve gafletin sersemliğiyle ebedî elmasları satın almak için verilen letaif ve istidadat-ı insaniye sermayesini, fâni şişelere, soğuk buzlara veriyor. Elbette ham cam ve camid cemed, elmas fiyatıyla alındığı için en a’lâ cam ve en eclâ cemed alınır.

Bir vakit elmasçı zengin bir adam divane olur, çarşıya gider, beş paralık cam parçasına beş altın verir. O zengin divaneye, herkes en iyi camlarını alır ona verir, hattâ çocuklar da güzel buz parçalarını ona veriyor, birer altın alıyorlardı.

Hem bir vakit bir padişah sarhoş olur, çocukların içine girer, onları vükela ve ümera-yı askeriye zanneder. Şahane emir verir, çocukların hoşuna gider, iyi itaat ettiklerinden güzelce bir eğlence yapar.

İşte küfür bir divaneliktir, dalalet bir sarhoşluktur, gaflet bir sersemliktir ki bâki meta yerine fâni metaı alır. İşte şu sırdandır ki ehl-i dalaletin hissiyatları şiddetlidir. İnadı, hırsı, hasedi gibi her şeyi şediddir. Bir dakika meraka değmeyen bir şeye, bir sene inat eder.