kardeşlerimizi nefis ve cin ve ins ve şeytanların mekirlerinden muhafaza eylesin ve dalalete sapanlardan eylemesin, âmin!

Benim kardeşlerim (Hâşiye) Üstadımın kardeş ve talebeleri olan zatlar şüphesiz birinci ve ikinci hali ruhlarında hissederler. Öyle ise beşerde bilhassa mü’minlerdeki hâsselerin inkişafı tahdid edilemeyeceği için tevfik-i Hudâ ile bir kere bu yola girenler, nefis ve şeytanlarına bu âciz, fakir ve bîçare kadar mağlup olmayacakları cihetle, terakki ve istifadeleri de o nisbette ziyade olur. Muhterem Üstadım bu kusurlu talebesine teveccühü; insanlara, mü’minlere, mü’minlerin bilhassa benim gibi muhtaçlarına derece-i şefkatine ve benim ihtiyacımın en çok olduğuna delil ve misaldir.

Hülâsa: Bana liyakatimin çok fevkinde hüsn-ü zan eden ve teveccüh gösteren aziz ve muhterem ve mütevazi Sabri Kardeş! Bil ki çok günahkâr, çok âciz, fakir, müflis, ümmet-i Muhammed’den (asm) bir abdim. Dualarınıza çok muhtacım. Acz ve fakr arzuhalini kabul ettirerek hazine-i hâssa-i Kur’an’dan âleme muhtelif nam ve tarz ve şekillerde cevherler teşhirine muvaffak olan dellâl-ı Kur’an’ın kudsî hizmetinde kendisine yardım en büyük emelim ve en ciddi temennim, en mukaddes niyetimdir. Bu niyetim sebebiyle Nurlarla meşgul olmak saadetine mazhar olduğum dakikalarında, hilaf-ı me’mul bazı sözler kendiliğinden kalbime ve kalemime gelmektedir ki bu marifet benim değil elbet muhakkak ve mutlak Hazret-i Kur’an’dan lemean eden Nurlara aittir.

Öyle ise asıl üstad Kur’an’dır. Üstad-ı muhteremimiz elyak ve elhak muarrifi, mübelliği ve müderrisidir. Biz muhtaçlar fırsatı ganimet bilmeli, cevherleri almalı; kalbimize, dimağımıza nakşetmek, dâreynde medar-ı saadetimiz olacak olan bu Nurları alâ kadri’t-tâka neşre çalışarak muhafazasını kuvvetleştirmeliyiz.

وَمِنَ اللّٰهِ التَّوْفٖيقُ

Sâniyen: Mektubat’ın küçüklerinden on üçünü hâvi hususi mektublar mecmuasını aldım. Bu vesile ile de maziyi hal yerine koyarak derin manalı, şirin sohbetinizi bir kere daha şevkle dinlemiş oldum. Zaten ben o vakitlerin mazide kalmasına razı değilim. Her vakit hal gibi mütalaa ediyorum. Mazi, hal, müstakbel bunlar da itibarî birer taksim değil mi? Ehl-i zevk için bu taksime ihtiyaç kalmıyor.

___

Hâşiye: Sabri gibi talebelere hitap ediyor.