Hem şu tevafukat-ı belâgat olmasa da madem içinde eser-i kasd ve şuur görünür; kasd ve şuur ise bilmüşahede ve bi’l-itiraf, müellif ve müstensihlerin değil, elbette bir dest-i gaybînin tanzimiyledir. Ve o dest-i gaybînin bu tarz müdahalesi ise alâmet-i kabuldür ve rızaya emaredir. Ve bu emare de remzeder ki yazılan hakikatler kusursuzdur, hak bir surette gösterilmiştir.

Amma sair kitaplarda şu nevi tevafukat bulunuşu tesadüfe verilebilir. Fakat şu risalelerdeki şuurlu tevafukat-ı gaybiyeyi, bütün gören zatların ittifakıyla, şuursuz tesadüfe havale edilemez ve verilmesine imkân verilmiyor. Hattâ en mühim iki müstensih derler: Değil ki bir risalenin umumunda; bir tek sahife kanaat verir ki tesadüf karışamaz, haddi değildir. Çünkü misil olarak iki üç kelime bulunur; birbirine bakar öyle bir vaziyette ki zahiren bir kasdı irae ediyor.

Mesela şimdi bakıyoruz, şu sahifede “yaş” lafzı, üç defa tekerrür etmiş. Üçü öyle bir vaziyette birbirine bakıyor ki şüphe bırakmaz ki bir tanzim-i gaybîdir. Hem şimdi baktığımız şu sahifede, yalnız altı “hüzün” kelimesi var. O altı hüzün, üç satırda öyle latîf iki kavisi teşkil etmiş ki neşeli bir hüznü görene verir.

Hem işaret-i gaybiye olmak için başka hiçbir kitapta bulunmamak lâzım gelmez. Mesela nasıl ki belâgat-ı Kur’aniye derece-i i’caza vâsıl olduğu için bir mu’cize-i risalet olduğu halde; sair ehl-i belâgatın umum kitaplarında, derecatlarına göre belâgat vardır. Onlarda belâgat bulunması, i’caz-ı Kur’an’a münafî olamaz.

Öyle de i’caz-ı Kur’an’ın yüzer kısmından bir kısmının cilvesi, bir nevi ikram-ı İlahî nevinden, Kur’an’ın bir nevi tefsiri olan Sözler’de, hakaik-i Kur’aniyenin hüsn-ü intizamına işareten görünüp tecelli etmesine, sair kitaplarda tevafukatın bulunması zarar vermez. Çünkü o dereceye yetişmezler. Çünkü Sözler’deki o nevi tevafukat, o dereceye gelmiş ki dikkat edenlere kat’î kanaat verir ki beşerin düşünüşü değil ve ihtiyarıyla da olmamıştır. Belki nakşî bir nevi Kur’an i’cazının gölgesinin gölgesi, kendi tefsirinin âyinesinde, bir nevi ikram-ı İlahî suretinde temessül ediyor.

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبّٖى

***