Yirmi Üçüncü Söz, derinden gelen bir sayha gibi insaniyete bağıran ve insanlara insanlıklarını ihtar eden ve en âlî makamlara sahip olmak yollarını gösteren ve kārilerini tekâmüle sevk eden ve meşru aşklar doğuran ölmez bir teselli hatırasıdır. Sözü uzatmaya başladım. Yirmi Üçüncü Söz’ü lâyıkıyla takdirden âcizim. Çünkü o, bir teselli ve saadet mâyesidir.

Ahmed Zekâi

***

(Hüsrev’in bir fıkrasıdır.)

Sevgili ve muhterem Üstadım Efendim!

Bizi maddî ve manevî tenvir eden, yükselten ve erişilmez feyizlere müstağrak kılan risalelerinize mâlikiyetimden ve lâyık olmadığım halde bu şerefe nâiliyetimden dolayı Cenab-ı Hakk’a bînihaye teşekkür etmekte; gerek bu şerefe nâil olmaklığıma vesile olduğunuzdan ve gerekse âtiyen bu hususta üzerimize terettüp eden vazife-i Kur’aniyede muvaffakıyet kazanacağımızı tebşir etmekte olduğunuzdan dolayı duyduğum pek büyük bir sürurla müftehirim. Üstadım! Hakkınızda, hatırınıza gelmeyen nimetlerin en güzeliyle dünyevî ve uhrevî mesud olmanızı her vakit için dua etmekteyim.

Muhterem Üstadım, sizi özlemiştim. Aradaki hainlerin her hususta engel olmaları, şüphesiz çok müteessir ediyor. Bugünkü hal yüreklerimizi sızlatıyor fakat elimizden bir şey gelmiyor. Nur deryasının feyizli risaleleri, kimin eline geçerse o zatı kendine ciddi olarak rabtettiği gibi müştaklar ve ehil olanlar arasında dolaşıyor.

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبّٖى

Hüsrev

***

(Hüsrev’in Sözler’i yazmaya başladığı zaman yazdığı mektubun fıkrasıdır.)

Muhterem Efendim Hazretleri!

Bu sefer okumaklığımız için irsal buyurduğunuz iki kitaptan birisini Bekir Ağa’dan aldım. Kitabın birkaç sahifesini okudum. Ve kitabın bir nüshası kendimde kalmak üzere istinsah etmeye başladım.