mazharı ve bütün zîruhların nuru ve kâinatın çekirdek-i aslîsi ve gaye-i hilkati ve meyve-i ekmeli olmasından o hitap, doğrudan doğruya ona bakar. Sonra hayata ve şuura ve ubudiyete onun hesabına nazar eder.

Hem mesela, felsefeye temas eden bazı cümleler “Mürur-u zamanla kabuk bağlamış, sonra toprağa inkılab etmiş, sonra nebatat husule gelmiş, sonra hayvanat vücuda gelmiş.” gibi tabirler, icad ve hilkat-i İlahî noktasında felsefîdir ki Risale-i Nur’un sanat ve icad-ı İlahî cihetindeki beyanatına münasip düşmüyor.

Kardeşim Abdülmecid!

Her ne ise bu küçücük kusurla beraber sen, haşir hakkında, Nur’un emsalsiz hüccetlerinden tam ve mükemmel bir ders alıp Eski Said’in mümtaz bir şakirdi olduğun gibi inşâallah Risale-i Nur’un dahi mükemmel bir şakirdi ve dikkatli bir muallimi olacağına kuvvetli bir hüccettir. Ben müsait bir vakitte bazı kelimeleri ya ıslah veya ta’dil ederek “Haşir Meselesine Bir İzahlı Hâşiye” namında Lâhika’ya dercetmek için senin gibi Nur’dan tam ders alanlara göndereceğim.

Sen evlatlarınla beraber başta Fuad, her gün dualarımda ve manevî yanımda bulunuyorsunuz. Ve senin şimdi vazife-i resmiye cihetiyle çocuklara Kur’an-ı Azîmüşşan’ı okutmanı bütün ruh u canımla tebrik ediyorum. Bin bârekellah derim.

Hem civarınızda hem memlekette bütün dost ve akrabalara selâmımı tebliğ ediniz. Şimdi Zülfikar-ı Mu’cizat ve Asâ-yı Musa mecmuaları teksir makinesiyle iki merkezde tabedilmesinden, sen bütün kuvvetinle ve tashih cihetinde güzel kalemin ile ve dikkatli ilmin ile tam alâkadar ol.

Kardeşiniz

Said Nursî

***

Re’fet ameliyat oldu mu? Ne haldedir? Merak ediyorum. Ona çok dua edildi. Savalı kahraman Ahmed’in kerîmesi Hatice’nin yazdığı Asâ-yı Musa mecmuasını kahraman Tahirî, İstanbul’da birisine emaneten bırakmış. O nüsha hanımları Nurculuğa teşvik ettiği için zayi olmasın. Muattal kalmışsa, lüzum kalmamışsa bana gönderilsin.

***