Ektikleri tohumlar, onlar çalışmasalar da onların bedeline mahsulat veriyor.

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ediyoruz.

***

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Evvela: Sizin leyali-i aşere olan mübarek o geçmiş gecelerinizi ve kudsî bayramınızı ruh u canımızla tebrik ediyoruz. Cenab-ı Hak, rahmet ve keremiyle ve hıfz ve himayetiyle ve tevfik ve hidayetiyle, Risale-i Nur’un tab ve intişarına ve Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın tevafuklu tabına sizleri muvaffak eylesin, âmin!

Sâniyen: Risale-i Nur’un bir hülâsası olan Âyetü’l-Kübra ve Hizb-i Nuriye’nin bir hülâsatü’l-hülâsası hükmünde otuz üç kelime-i tevhidin namaz tesbihatındaki eskiden beri okuduğum ve Risale-i Nur’un ekser hakikatleri namaz tesbihatında inkişaf etmesiyle hayalim fazla tevessü ederek, o otuz üç kelime-i tevhid her birisini kâinatın bir tabaka-i mahlukatının lisan-ı haliyle söylediği o kelimeyi ben o lisan ile söylüyorum gibi o küllî lisan-ı hal benim cüz’î lisan-ı kālimin aynı olur. Ben, kemal-i zevk ile okuyorum. Size de suretini gönderiyorum.

Benim şüphem kalmadı ki تَفَكُّرُ سَاعَةٍ ... الخ sırrını taşıyan Hizb-i Nuriye’nin on beş dakika zarfında bu hülâsatü’l-hülâsası dahi aynı sırrı taşıyor. Arabî bilmeyenler Âyetü’l-Kübra’nın mertebelerini güzelce anlasalar bu Arabî parça tam anlaşılır. Arabî bilmeyen birkaç defa ikisine baksa tam anlayacak. Bunu ben yirmi dört saatte bir defa, ya sabah namazının tesbihatında veya başka vakitte en ziyade usandığım ve sıkıntı zamanında okuyorum. Bana ulvi bir inşirah verir, usancı izale eder. Âyetü’l-Kübra ve Hizb-i Nuriye’nin âhirinde yazılsa münasip olur.

Manidardır ki Âyetü’l-Kübra ve Risale-i Nur’un ekser hakikatleri, ramazanda ve namaz tesbihatında zuhuru gibi; bu Hülâsatü’l-Hülâsa aynen ramazanda ve tesbihatta zuhur etti.

Sâlisen: Bugünlerde haber aldım ki heyet-i vekile, benim nüfusumu Kastamonu’dan alıp Emirdağı’na nakletmeye karar vermişler. Anlaşılıyor ki Risale-i Nur’a ve talebelerine ilişmeye bahane bulamıyorlar; yalnız ehemmiyetsiz şahsıma ehemmiyet veriyorlar, kayıtlar