Aziz kardeşlerim!

Hazret-i Ali (radıyallahu anh) وَبِالْاٰيَةِ الْكُبْرٰى اَمِنّٖى مِنَ الْفَجَتْ fıkrasında Âyetü’l-Kübra yüzünden şakirdleri bir musibete düşüp ve onun berekâtıyla emniyet ve selâmete çıkacaklarını kerametkârane haber verdiği gibi Âyetü’l-Kübra Risalesi, Nurlar içinde yüzer matbu nüshasıyla serbestiyet noktasında daha ziyade mevki alması cihetiyle bu memlekete üç büyük yağmur rahmetine birinci vesile olduğu gibi; ben dünya halini bilmiyorum fakat eskiden beri boğazımızı sıkan ve daima bizi istila etmeye fırsat bekleyen ve dehşetli kuvvet alan ve taraftarlar bulan ve bizi istinadsız zannıyla fırsat bekleyenin istilasından ve esaretinden Âyetü’l-Kübra ve arkadaşlarının serbestiyeti çok hâdise ve emarelerle şimdiye kadar Risale-i Nur –sadaka gibi– belaların def’ine bir vesile olduğundan bu da bu belaya karşı vesiledir denilebilir.

Ve İmam-ı Ali radıyallahu anhunun

وَاسْمُ عَصَا مُوسٰى بِهِ الظُّلْمَةُ انْجَلَتْ fıkrasında bir vecihte Âyetü’l-Kübra Risalesi maksud olduğu gibi Denizli Meyvesi’nin on bir meselesi Hüccetü’l-Bâliğa on bir hüccetiyle aynen asâ-yı Musa’nın on bir mu’cizesine tevafuk edip bu fıkrada aynen Âyetü’l-Kübra Risalesi gibi İmam-ı Ali’nin (ra) medar-ı nazarı olduğu kalbime ihtar edildi. Demek Meyve Risalesi, asâ-yı Musa gibi çok firavunları susturur, mağlup eder. Âyetü’l-Kübra’yı tabeden kahraman ve mübarek kardeşlerimiz, pek büyük bir hizmet-i Nuriye yapmışlar. Merhum Hâfız Ali’nin (rh) hizmet-i Nuriyesi, bununla da devam ediyor.

***

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Âyetü’l-Kübra’nın matbu nüshaları perde altında çok hizmet görmüşler. Baştaki ihtarın âhirinde –beyaz yerde– bir hâşiye olarak size altı satır suretini gönderdik, siz münasip görürseniz yazdırırsınız hem ıslah ve tashih edersiniz.

Benim kat’î kanaatim geldi ki: Bu defa Âyetü’l-Kübra’yı dikkatle ve muarızları nazara alıp okudum. Şüphem kalmadı ki Risale-i Nur’un çok şiddetli darbelerine karşı muarızlar zayıf bahaneler ve sinek kanadı kadar ehemmiyetsiz kusurları medar-ı mes’uliyet gördükleri