Bir şey daha kaldı ki “Dünya cihetinde hakaik-i imaniyenin neşrindeki vazifedar, makam sahibi olsa daha iyi tesir eder.” denilebilir. Bunda da iki mani var:

Birisi: Faraza velayet olsa da bilerek, isteyerek makam yapmak tarzında, velayetin mahiyetindeki ihlas ve mahviyete münafîdir. Nübüvvetin vereseleri olan sahabeler gibi izhar ve dava edemezler, onlara kıyas edilmez.

İkinci mani: Pek çok cihetlerle çürütülebilir ve fâni ve cüz’î ve muvakkat ve kusurlu bir şahıs sahip olsa Nurlara ve hakaik-i imaniyenin fütuhatına zarar gelir.

Fakat bir nokta var ki mûcib-i şükrandır: Ehl-i siyasetteki düşmanlarım, mezkûr hakikatleri bilmedikleri için şerefli, izzetli Eski Said’i düşünüp mütemadiyen Nurlar bedeline benim şahsıma ihanet ve tenkis etmekle meşgul oluyorlar. Bazı mutaassıp, enaniyetli hocaları da şahsımın aleyhine çeviriyorlar. Güya Nurları söndürmeye çalışıyorlar. Halbuki Nurları daha ziyade parlattırmaya vesile oluyorlar. Nurlar, âdi şahsımdan değil, Kur’an güneşinin menbaından nurları alıyor.

***

Alamescid köyü Hocası İbrahim Edhem’in hâlisane mektubuyla, ehemmiyetli ve Nur’un masum şakirdlerinin o mübarek hocanın dersinden tam hisse alan ve Nur dairesine giren altı küçücük masumların kendi kendilerine düşünüp hocalarına söyleyerek, altı pusula kendi kalemleriyle yazarak, bu ihtiyar, hasta Said’e, o masum mübarekler, ömürlerinden her biri bir kısmını vermesi, hakikaten gayet medar-ı hayret ve takdir bir hâdise-i Nuriyedir. Ben dahi o masumların o mübarek hediyelerini kabul edip yine o küçücük Saidlere hediye ederek, benim yerimde çalışmak için bağışlıyorum. Cenab-ı Hak onları muvaffak eylesin. O küçücük Saidler ise işaretlerinden: İbrahim dokuz yaşında, Mustafa on bir yaşında, Halil İbrahim on iki yaşında, Emin Yılmaz on dört yaşında, Mehmed on bir yaşında, Abdullah on iki yaşlarındadır.

Medrese-i Nuriye kahramanlarından ve o medresenin üstad-ı mübareği merhum Hacı Hâfız’ın mahdumu ve vârisi Hâfız Mehmed’in, o medresenin umum şakirdleri namına yazdığı mektubunda “Nur’la iştigalin, ölümden başka her belaya, hastalıklara bir ilaç olduğu gibi; dehşetli ölümü de cennetin kapısı gösterip ehl-i imanı heyecanla şevke