Aziz, muhterem kardeşim!

Evvela zatınızın bir risale kadar câmi’ ve uzun ve müdakkikane, hararetli mektubunuzu kemal-i merakla okudum. Peşin olarak size bunu beyan ediyorum ki: Risale-i Nur’un üstadı ve Risale-i Nur’a Celcelutiye Kasidesi’nde rumuzlu işaratıyla pek çok alâkadarlık gösteren ve benim hakaik-i imaniyede hususi üstadım İmam-ı Ali’dir (ra). Ve قُلْ لَٓا اَسْئَلُكُمْ عَلَيْهِ اَجْرًا اِلَّا الْمَوَدَّةَ فِى الْقُرْبٰى âyetinin nassıyla Âl-i Beyt’in muhabbeti, Risale-i Nur’da ve mesleğimizde bir esastır. Ve Vehhabîlik damarı, hiçbir cihette Nur’un hakiki şakirdlerinde olmamak lâzım geliyor. Fakat madem bu zamanda zındıka ve ehl-i dalalet ihtilaftan istifade edip ehl-i imanı şaşırtıp ve şeairi bozarak, Kur’an ve iman aleyhinde kuvvetli cereyanları var. Elbette bu müthiş düşmana karşı cüz’î teferruata dair medar-ı ihtilaf münakaşaların kapısını açmamak gerektir.

Hem ölmüş insanları zemmetmek, hiç lüzumu yok. Onlar dâr-ı âhirete, mahall-i cezaya gitmişler. Lüzumsuz, zararlı, onların kusurlarını beyan etmek, emrolunan muhabbet-i Âl-i Beyt’in muktezası değildir ve lâzım da değildir diye Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat, sahabeler zamanındaki fitnelerden bahis açmayı men’etmişler. Çünkü Vakıa-i Cemel’de Aşere-i Mübeşşere’den Zübeyr ve Talha ve Âişe-i Sıddıka (r.anhüm) bulunmasıyla Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat o harbi içtihad neticesi deyip; Hazret-i Ali (ra) haklı, öteki taraf haksız fakat içtihad neticesi olduğu cihetle affedilir. Hem Vehhabîlik damarı hem müfrit Râfızîlerin mezhepleri İslâmiyet’e zarar vermesin diye Sıffîn Harbi’ndeki bâğîlerden de bahis açmayı zararlı görüyorlar.

Haccac-ı Zalim, Yezid ve Velid gibi heriflere ilm-i kelâmın büyük allâmesi olan Sa’deddin-i Taftazanî “Yezid’e lanet caizdir.” demiş fakat “Lanet vâcibdir.” dememiş. “Hayırdır ve sevabı vardır.” dememiş. Çünkü hem Kur’an’ı hem peygamberi hem bütün sahabelerin kudsî sohbetlerini inkâr eden hadsizdir. Şimdi onlardan meydanda gezenler çoktur. Şer’an bir adam, hiç mel’unları hatıra getirmeyip lanet etmese hiçbir zararı yok. Çünkü zem ve lanet ise medih ve muhabbet gibi değil, onlar amel-i salihte dâhil olamaz. Eğer zararı varsa daha fena…

İşte şimdi gizli münafıklar, Vehhabîlik damarıyla en ziyade İslâmiyet’i ve hakikat-i Kur’aniyeyi muhafazaya memur ve mükellef olan