cevaz vermesine mukabil, Seyyid Şerif-i Cürcanî gibi Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaatin allâmeleri demişler: “Gerçi Yezid ve Velid, zalim ve gaddar ve fâcirdirler fakat sekeratta imansız gittikleri gaybîdir. Ve kat’î bir derecede bilinmediği için o şahısların nass-ı kat’î ve delil-i kat’î bulunmadığı vakit, imanla gitmesi ihtimali ve tövbe etmek ihtimali olduğundan öyle hususi şahsa lanet edilmez. Belki

لَعْنَةُ اللّٰهِ عَلَى الظَّالِمٖينَ وَالْمُنَافِقٖينَ gibi umumî bir unvan ile lanet caiz olabilir. Yoksa zararlı, lüzumsuzdur.” diye Sa’deddin-i Taftazanî’ye mukabele etmişler.

Senin müdakkikane ve âlimane mektubuna karşı uzun cevap yazmadığımın sebebi hem ehemmiyetli hastalığım ve ehemmiyetli meşgalelerim içinde acele bu kadar yazabildim.

اَلْبَاقٖى هُوَ الْبَاقٖى

Said Nursî

***

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Evvela: Cennetü’l-firdevs’in meyveleri ve Medresetü’z-Zehranın heyet-i fa’alesinin sahaif-i amelleri ve defter-i haseneleri olan Zülfikar ve arkadaşlarını, selâmetle cuma gecesi serçe kuşunun verdiği müjdeden iki saat sonra kemal-i sürur ile aldık. Sizlere onların harfleri adedince ‌بَارَكَ اللّٰهُ وَفَّقَكُمُ اللّٰهُ وَاَسْعَدَكُمُ اللّٰهُ فِى الدَّارَيْنِ‌ deyip ruh u canımızla sizi tebrik ettiğimiz gibi bu memleketi de tebrik ederiz. Ve Zülfikar’ın zuhurunun mukaddimeleri başlaması ile din lehinde kuvvetli cereyanların ve aleyhindeki tecavüzün durması ve bir kısmı rücû edip eski hatîatın tamirine çalışması işaretiyle, şimdi bilfiil tezahür ve neşrolması, inşâallah memleket için İslâmiyet cihetinde büyük bir faydası olacak ve zulmetleri dağıtacak işaretini veriyor.

Evet, şimalden gelen küfr-ü mutlak cereyanını durduracak yalnız Risale-i Nur’dur. Siyaset, diplomatlık, bu vazifeyi göremez. Onun için vatan-perver ve milliyetçi ve siyasetçiler, Nurlara sarılmaya mecburiyet var.