İslâm’a çalışması, herhalde Risale-i Nur gibi eserleri arayacak ve büyük dairelerin geniş nazarlarına elbette büyük mecmualar lâzımdır.
Sâniyen: Sizin bana yardımınız iki cihetle pek zahir ve pek büyüktür:
Birincisi: Sizin fütursuz hizmet-i Nuriyede çalışmanız, benim bütün musibetlerimi ve sıkıntılarımı hiçe indiriyor bilakis sürurlara kalbediyor.
İkinci Cihet: Kat’iyen biliniz ki duanız, onların ağır ve işkenceli zulümlerini, benim hakkımda inayetkâr, maslahattar merhametlere çevirmesine sebep olduğuna kat’iyen şüphem kalmadı. Ezcümle:
Memurları ve halkları benden ürkütmeleri, beni büyük hatalardan ve tasannulardan ve ihlasa münafî haletlerden ve vaktimi zayi etmekten kurtarıp kader-i İlahî’nin hakkımda, zulm-ü beşerî içinde tam adaletini ve inayetini gösterdi. Buna kıyasen, başıma ne gelse altında bir rahmet var. Yalnız benim ile meşgul olmaları için on dirhem zarar, Risale-i Nur’un on bin lirasını kurtarıyor. Onun için siz hiç beni merak etmeyiniz. Hattâ bazen damarlarıma dokunduracak tarzdaki ihanetlerine karşı beddua etmek isterken, onların yakında ölüm idamıyla kabr-i haps-i münferidde azapları ve bu ihanetlerinin neticesinde bana ait maslahatları ve hizmetimize menfaatleri düşündükçe bedduadan vazgeçiyorum.
Sâlisen: Her hafta bir iki mektubunuz bana hem şifa hem medar-ı teselli ve manevî bir sohbetle sizin ile görüşmeye vesile olmasından, kemal-i şevk ile postayı bekliyorum.
Umumunuza birer birer selâm ve dua…
Said Nursî
***
Aziz, sıddık kardeşlerim ve hakikat yolunda hakperest arkadaşlarım!
Bu defa sizin beş altı mübarek mektublarınıza yalnız bir tek müşevveş mektubla cevap vermemden gücenmeyiniz.
Evvela: Halil İbrahim’in mektubu, şahsıma verdiği fevkalâde meziyetler için kabul etmemek mesleğimizce lâzım gelirken, iki manidar tevafuku bana hem kendini kabul ettirdi hem Lâhika’ya girdi.