Şimdi bir iki aydır Üstadımız bir hizmetkârıyla dahi konuşamıyor. Konuştuğu vakit bir hararet başlıyor. Bunun hikmetini bir ihtara binaen söyledi ki: “Risale-i Nur bana hiç ihtiyaç bırakmıyor. Konuşmaya lüzum kalmadı. Hem ben âciz şahsımla binler dostlarımdan yirmi otuz dostla konuşabilirim. Yirmi adamın hatırı için binler adamın hatırını rencide etmemek için konuşmaktan men’edildim ihtimali kavîdir. Hususi görüşmediğim için mazur görsünler.” Hattâ bayramda musafaha etmek ve ona bakmaya tahammül edemiyor. (Hâşiye) Onun için hatırları kırılmasın.

***

Dört sene evvel Üstadımız hastalığı yüzünden beni Ankara’da Risale-i Nur’un mahkemeleri ile alâkadar işlerini takip için tevkil ettiği zaman, bazı mebuslara gönderdiğimiz ilişik mektubumuzu yeniden sizlere ve muhterem mebusların nazar-ı irfanlarına takdim ediyoruz. Buna sebep, aynı meselenin devam etmesidir. Bilhassa son aylarda şark vilayetlerinde kurulması için teşebbüse geçilen yeni üniversitedir.

Risale-i Nur’un bu otuz senelik zamanda dâhil ve hariçteki fevkalâde intişarıyla her tarafta hüsn-ü tesiri ve şark vilayetlerinde elli beş seneden beri büyük bir dârülfünunun kurulmasına çalışması, birbirini takip eden ve birbirini tamamlayan bu zamanda âlem-i İslâm’ı şiddetli alâkadar eden iki mühim meseledir. Bu iki netice-i azîme hem bu milleti, hususan şark vilayetlerini hem dört yüz milyon İslâm milletlerini hem sulh-u umumîye muhtaç Hristiyanlık dünyasını da alâkadar edip ve tesirini gösteren medar-ı iftihar iki ehemmiyetli hâdisedir. İslâm dininin ve Kur’an hakikatlerinin küllî ve umumî iki nâşiri ve ilancısıdır.

Üstadımız elli beş seneden beri a’zamî gayretle ve müteaddid vesilelerle şarkî Anadolu’da Camiü’l-Ezhere muvafık Medresetü’z-Zehra namıyla bir İslâm üniversitesinin kurulması için çalışmış ve

___

Hâşiye: Şimdi hem Ankara hem İstanbul hem Samsun hem Antalya Risale-i Nur’un neşrine başladığı cihetle, gizli din düşmanı komiteler o neşriyata karşı bir evham vermemek için şimdilik has dostları da kabul etmemeye mecbur oldu tâ Sözler’in tabı tamam oluncaya kadar.