ve ilişilmiyordu. Bu vaziyet çok dessasane ve ümit edilmeyen bir plandır.

Sâlisen: Zülfikar’daki mevzubahis iki âyetin tefsirinden bin misli bir muhalefetle hâlen matbuatta eski hükûmete hücumlar yapılıyor ki şimdi o âyetlerin tefsiri zerre miktar bir suç olamıyor.

Bundan da anlaşılıyor ki bu muameleler Halk Partisi hesabına yapılmakta devam edilen keyfî işlerdir ve Halk Partililerin “Saltanat Demokratlarda ise hüküm ve icraat ve iktidar bizdedir.” diye olan iddia ve vehimlerinin bir numunesidir.

Emirdağ Nur talebeleri namına

Mehmed, İbrahim, Ziya vesaire…

***

Reisicumhura, Heyet-i Vekileye, Başbakanlığa, Adliye Bakanlığı Yüksek Katına, Diyanet Riyasetine,

Ankara

Hakiki adalet ve hürriyet için çalışan zatlara birkaç nokta beyan ediyorum:

Birinci Nokta: Hem Denizli Mahkemesi hem Ankara Ağır Ceza Mahkemesi, bütün Risale-i Nur eczalarını tetkik edip ve ehl-i vukufun da iştirakiyle beraetlerine ve sahiplerine iade etmesine bir mahzur olmadığına karar verip Said’i arkadaşlarıyla beraet ve tahliye ederek, iki sene ellerde ve mahkemelerde kalan Nur Risalelerinin tamamıyla Said’e ve arkadaşlarına iade edildiği ve aynı kararı Mahkeme-i Temyiz kaziye-i muhkeme haline getirip tasdik ettiği halde; şimdi Afyon’un, Said’in şahsına karşı iki garazkârın aynı kitapları hem gayet antika mu’cizatlı yazılı Kur’an’ını, bütün bütün hilaf-ı kanun olarak müsadere edip Said ve arkadaşlarına verdiği asılsız hükmünü yine aynı Mahkeme-i Temyiz bozduğu ve şimdi vatan ve milleti eski partinin garazkârane istibdadından kurtaran hamiyetkâr, vatan-perver bazı Demokrat liderleri kemal-i istihsan ile o risaleleri kabul edip sahip oldukları halde, üç senedir hiç sebepsiz binler lira bizim gibi fukaraya zarar vermek, üç defa beraet etmiş bir mahkemeyi üç sene uzatıp –acib bir zulüm içinde şahsî bir garazkârlık vardır ki– yirmi ay tecrid-i mutlakta hizmetçisiyle temas ettirmediler. Tahliyeden sonra iki polis kapısında bıraktılar.