بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

Üstadımız Said Nursî diyor ki:

Madem Isparta benim hakiki bir memleketimdir. Ben ruh u canımla bu hakiki memleketime ve insanlarına hayır kazandırmak istiyorum. Şimdi çok mühim olan hayır da şudur:

Afyon nasıl ki bütün Risale-i Nur Külliyatı’nı iade etmekle âlem-i İslâm ve hattâ âlem-i insaniyette çok büyük bir hayra vesile oldu ve sekiz seneden beri olan hatayı hiçe indirip affettirdi. Bu mübarek Isparta dahi âlem-i İslâm nazarında Mısır Camiü’l-Ezheri ve eski Şam-ı Şerif mübarekiyetine mazhar olduğundan, elbette Risale-i Nur’u sahiplerine iade etmekle hasıl olacak çok büyük şeref noktasında Afyon’dan geri kalmayacak. Belki yirmi derece ileri gidecek. Isparta’nın âdil adliyesi, vatan-perver demokratı ve dindar halkı bu hayr-ı azîmi memleketlerine kazandırmak ve Afyon’un mazhar olduğu şereften yüz derece ziyade bir şerefi kendilerine temin etmek için bu mübarek Isparta’nın mahsulü olan Nur Risalelerinin iadesine çalışsınlar. Nasıl ki Isparta’nın bir mebusu olan Tahsin Tola, Ankara ve Afyon’un Risale-i Nur iadesinde yüz adam kadar fayda verip bu hayr-ı azîmin yarısını Ispartalılara kazandırdı.

Hizmetinde bulunan Nur Talebeleri

***

Üstadımız izzet-i ilmiyeyi muhafaza için eski zamandan beri en büyük reislere tezellül etmedi. Hem halkların hediyesini kabul etmiyordu. Şimdi ise Üstadımız hem zayıf olduğu halde, ehl-i ilme bir mahzuru olmayan hediyeyi ise hastalıkla alamıyor. Hattâ biz hizmetkârlarından dahi en küçük bir şeyi mukabelesiz yiyemiyor. Yese hasta oluyor. Bu haleti, hiçbir şeye âlet olmayan Risale-i Nur’daki a’zamî ihlasın muhafazası için bir hastalık suretini aldı. Ve hastalıkla bu kaidesini bozmaktan men’ediliyor itikadındayız.

Hattâ Risale-i Nur’un her tarafta neşir ve intişarının büyük bir bayramı münasebetiyle, ehl-i ilme lâzım olan musafaha ve sohbet etmekten ve bu mübarek bayramda da en has talebeleri ve kardeşleriyle musafaha ve sohbetten ve ona bakmaktan da şiddetle sıkılıp a’zamî ihlasın muhafazası için bir hastalık haleti alarak men’edildiği ona ihtar edildi.