Risale-i Nur’un bir mahrem parçası şimdiki zaman tamamıyla tayin ettiği bir hadîsin hakikatini tefsir bahsinde, şeflerin başı Lozan Muahedesi’nde hiçbir zaman hiçbir Müslüman hakiki Türk’ü, hiçbir Nasraniyet’e ve Yahudiliğe ve başka dine girmeyen ve İslâm kahramanları olan Türkleri Protestan yapmaya malûm hahambaşı ile ittifak ederek rey veren o adam, bütün ulema-yı İslâm’ın “Cevazı yok.” diye ittifaken hükmettikleri halde, on cihetle kanunlarla onu bütün bu vatandaki masum Müslümanlara cebren giydirdiği ve tarih-i beşerde bu çeşit manasız acib bir cebr-i umumî yapmak ve hiçbir kanuna uymayan keyfî kanun namına kanun ile onu bu millet-i İslâmiyeye cebren giydirmek; elbette o adam, o Lozan Muahedesi’nde verdiği dehşetli fikrini ispat etmiş ki din-i İslâm’a gayet muzır olarak hadîsin haber verdiği adam bu zamanda o şeftir.

İşte hakikat böyle iken Afyon Mahkemesi adalet namına değil belki o ölmüş adamın muhabbeti taassubu namına, eski harfle de neşredilen kararnamenin âhirinde bizi mahkûm etmek için en mühim sebep, savcının garazkârlığı sebebiyle, mahkeme heyeti demişler ki: “Said ve arkadaşları, Mustafa Kemal’e din yıkıcı, Süfyan demişler ve kalplerdeki sevgisini bozmaya çalışmışlar, onun için mahkûm ediyoruz.”

Acaba ölmüş gitmiş bir adamın şahsına karşı bin defa böyle itiraz da olsa şahsî bir dava oluyor. Mahkeme-i adalet buna dair böyle bir hüküm vermek, elbette pek acib bir mana, iş içinde vardır.

Şimdi böyle adamların elinde Nur eserleri dört defa beraet kazandıkları ve şimdi Adliye Bakanı üç defa Nur eserlerinin beraetine ve eserde suç mevzuu olmadığına, bizi mahkûm eden Afyon kararını bozmasıyla hüküm verdiği halde şimdi bütün millet, adalet ve şefkat ve diyanete hizmet bekledikleri Demokrat Hükûmeti zamanında, eski müstebitlerin dehşetli planlarıyla Risale-i Nur’a karşı garazkârların keyfine bırakmamak; bırakılsa Demokrat Hükûmeti aleyhinde büyük bir hıyanettir ve milletin teselli ümidini kırmaktır.

Benim Ankara’da bir vekilim Mustafa Sungur 17.11.950 tarihli çektiği telgrafta “Umum risalenin bize iadesine karar verilmiş.” diye müjde verdi. Ve âdil Adliye Vekili üç defa beraet verdiği ve şimdi de Sungur’un mektubuna göre hem iadesine emir verildiğini ve şimdi telefonla yine haber vereceğim, söyledikleri halde bu on altı seneden beri aleyhimizde olan iftiralar ve jurnaller hem Eskişehir hem Denizli Mahkemesinden bütün dosyaları Afyon Mahkemesi manasız