çok âyetlere ve kelâmlara ve kelimelere münasebeti var, bakıyor. İşaratü’l-İ’caz tefsir-i Nuriyede bu sır bir derece gösterilmiş. Demek başka kelâmlara benzemez. Her bir âyet, binler âyetlere bakar birer yüzü ve gözü var. Bu vaziyet-i Kur’aniye çok hakaike medardırlar. Ehl-i tarîkat ve ehl-i hakikatin her bir kısmı kendi mesleğine göre, o küllî Kur’an içinde bir mahsus hizbleri var.

İşte Risale-i Nur’un Hizb-i Kur’anî’si de o neviden birisidir. Bunu böyle neşretmek için evliyadan olan merhum Hâfız Ali bunun tabını acele etmek istedi. Çünkü tamam Kur’an’ın Risale-i Nur’un keşfiyatıyla hattında bir nevi mu’cize-i tevafukiye bulunmasından onu tabedip bastırmak için bu hizb-i Kur’anîyi bir mukaddimesi, bir müjdecisi olarak bastırdılar. Evet, şimdiki Hüsrev’in kalemiyle yazılan ve pek hârika olan ve tevafuk cihetinde mu’cizatlı olan Kur’an’ımızın on beş seneden beri tabına çalışıyoruz. Ve fakat ekser Nurcular fakirü’l-hal olduğundan ve fotoğrafla tabı lâzım geldiğinden ve yirmi beş bin banknot masraf lâzım olmasından Hizb-i Kur’an’ımız mukaddime olarak daha evvel, bu mu’cizeli Kur’an’ımızın bir müjdecisi olarak tabedildi.

İşte bu mu’cizeli Kur’an’ımızı hem Diyanet Riyaseti tetkik etmiş, çok beğenmiş hem İstanbul’daki fetva dairesindeki tetkik-i mesahif uleması gayet güzel görmüş. Gayet güzelce tetkik edip musahhah olarak bize iade etmiş. İnşâallah yakında bu Kur’an’ımız basılarak bir hediye-i Nuriye olarak âlem-i İslâm’a neşredilecektir.

O kendini bildirmeyen zatın şüphe ettiği ikinci mesele:

Pek çok Nurcuların haddimden yüz derece ziyade hüsn-ü zanlarıyla benden zannettiği medar-ı iftihar sıfatları, yüz defa onların hatırlarını kırıp reddetmişim. Fakat yirmi sekiz sene siyasetçiler, Risale-i Nur’un sırf imanî ve uhrevî mesleğini şimdiki medenileşmek fikirlerine müsait görmediklerinden yirmi sekiz senedir hapislerle, mahkemelerle, tarassudlarla, asılsız isnadlarla Nurcuları ürkütmekle ve beni çürütmek cihetiyle Risale-i Nur’u neşrettirmemek için emsalsiz bir vaziyete düşmüştüm. Yarım ümmi ve ittiham altında ve Nur şakirdlerini bütün bütün kaçırmamak için bana karşı medhi, şahsımdan reddedip medhiniz Nurlara ait olabilir. Ve gördüğünüz meziyetler benim değil Risale-i Nur’undur. O da Kur’an-ı Hakîm’in bir hakikatinin bir tefsiridir. Ve her asırda dine ve imana tam hizmet eden müceddidler geldikleri gibi bu acib ve komitecilik