verdiği için pek çok zararları ve tehlikeleriyle beraber, bu zevk hatırı için her millet cüz’î küllî bu fikre iştiyak gösteriyorlar.

Şimdiki terbiye-i İslâmiyenin zafiyetiyle ve terbiye-i medeniyenin galebesiyle ekseriyet kazanarak başa geçerse, ekseriyet teşkil etmeyen ve ancak yüzde otuzu hakiki Türk olan ve yüzde yetmişi başka unsurlardan olanlar hem hakiki Türklerin hem hâkimiyet-i İslâmiyenin aleyhine cephe almaya mecbur olacaklar.

Çünkü İslâmiyet’in bir kanun-u esasîsi olan bu âyet-i kerîme

وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰى

dır. Yani birisinin günahıyla başkası muaheze ve mes’ul olmaz. Halbuki ırkçılık damarıyla, bir adamın cinayetiyle masum bir kardeşini belki de akrabasını belki de aşiretinin efradını öldürmekte kendini haklı zanneder. O vakit hakiki adalet yapılmadığı gibi şiddetli bir zulüm de yol bulur. Çünkü “Bir masumun hakkı, yüz caniye feda edilmez.” diye İslâmiyet’in bir kanun-u esasîsidir. Bu ise çok ehemmiyetli bir mesele-i vataniyedir ve hâkimiyet-i İslâmiyeye büyük bir tehlikedir.

Madem hakikat budur, ey dindar ve dine hürmetkâr Demokratlar! Siz bu iki partinin gayet kuvvetli ve zevkli ve cazibedar nokta-i istinadlarına mukabil, daha ziyade maddî ve manevî cazibedar nokta-i istinad olan hakaik-i İslâmiyeyi nokta-i istinad yapmaya mecbursunuz. Yoksa sizin yapmadığınız eskiden beri cinayetleri, nasıl eski partiye yüklüyorlarsa size de yükleyip; Halkçılar ırkçılığı elde edip tam sizi mağlup etmeye bir ihtimal-i kavî ile hissettim ve İslâmiyet namına telaş ediyorum.

Hâşiye: Eskilerin lüzumsuz, keyfî kanunları ve sû-i istimalleri neticesiyle, belki de tahrikleriyle zuhur eden Ticanî Meselesini ve ağır cezalarını dindar Demokratlara yüklememek ve âlem-i İslâm nazarında Demokratları düşürmemenin çare-i yegânesi kendimce böyle düşünüyorum:

Nasıl ezan-ı Muhammediyenin (asm) neşriyle Demokratlar on derece kuvvet bulduğu gibi öyle de Ayasofya’yı da beş yüz sene devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirmektir. Ve âlem-i İslâm’da çok hüsn-ü tesir yapan ve bu vatan ahalisine âlem-i İslâm’ın hüsn-ü teveccühünü kazandıran, bu yirmi sene mahkemeler bir muzır cihetini