cihetinde erkeklerden pek ileri olduklarından Risale-i Nur’un mühim bir esası şefkat olduğundan, bu mübarek hemşirelerimi “Muhterem Hemşirelerim” namıyla yâd ediyorum. Onların samimiyet ve ihlaslarını ziyade görüyorum.

Beşinci Hakaretkârane İftirası: Gerilemek ve irtica, yani İslâmiyet ahkâmına, ahlâkına dönmek manasıyla “mel’un fikir” tabiri kullanması; küre-i arzı titretecek kâfirane bir iftira olduğu gibi yalnız Ispartalılara ve Nur talebelerine değil belki âlem-i İslâm’a karşı bir ihanettir.

Çok hasta ve çok ihtiyar

Said Nursî

***

Üstadımızın köylerde dolaştığına dair çıkarılan uydurma habere karşı bir cevaptır, mûcib-i merak hiçbir şey yoktur.

Üstadımız Said Nursî’nin iki seneden beri misafir bulunduğu Isparta Emniyetine bir maruzatımızdır.

1- Üstadımız Said Nursî otuz seneden beri bu Anadolu memleketinde gezdiği bütün vilayet ve kazalarda kendisini zabıtanın bir misafiri olarak telakki etmiş ve zabıta efradı daima dostane ve himayetkârane muamele göstermiştir. Kur’an’ın hakiki ve parlak bir tefsiri olan Risale-i Nur’u Isparta’da otuz sene evvel telife başlayan Üstadımız hakaik-i imaniyeye gayet tesirli bir surette hizmet etmekle tamamen âhirete müteveccih olan bu hizmetinin dünyevî bir faydası olarak, iman sebebiyle kalplerde fenalığa karşı daimî bir yasakçı bırakmıştır. Onun neticesidir ki asayişin teminine vesile olmuştur.

Evet Üstadımız, adalet-i hakikiyeyi ifade eden

وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰى

yani “Birisinin hatasıyla başkası mes’ul olamaz.” âyet-i Kur’aniyesi ve “Bir masumun hakkı yüz şerir için dahi feda edilemez.” gibi düstur-u Kur’aniye gereğince, yüzde on zalimler yüzünden doksan masumlara zarar vermek, hakiki adalete, evamir-i Kur’aniyeye tamamen zıttır diye her tarafta neşretmiş ve kendisine zulüm yapılmasına karşı, millet-i İslâmiyenin selâmeti için “Ben, değil dünya hayatımı belki âhiret hayatımı da feda ediyorum.” demiş ve demektedir.