yarım asırdan fazladır, bizde yetişen ediblerden ziyade ecnebi büyükleri takdir ediyorlarmış. Amerika’da Beyaz Saray’da bütün dünyanın ve kâinatın güneşi olan Kur’an-ı Hakîm yeşil ipekliler arasında lâyık olduğu yüksek mevkiye konuyormuş. Mûcidler, feylesoflar, psikologlar, sosyologlar, pedagoglar Kur’an-ı Kerîm’i esas tutarak yazılmış olan eserleri okuyorlar; o şahsiyetler bu mukaddes kitaptan aldıkları malûmat ile eserler yazarak dünya çapında şöhret kazanıyorlar; insanlığa, milletlerine hizmet ediyorlarmış.

İsveç, Norveç ve Finlandiya’da en büyük ilim adamlarından müteşekkil bir heyet meydana getirmişler, gençlerin kurtuluşunu sağlayacak halâskâr bir kitabı senelerce aramışlar; nihayet gençliği en yüksek ahlâk ile ahlâklandırmak ve dünyada açık fikirli, müstakim ilim adamı yapmak için Kur’an-ı Kerîm’i okutmanın yegâne çare olduğu neticesine varmışlar.

İslâmiyet’i ve Kur’an’ı takdir eden yabancılar çoktur, daha birçok misaller vermek mümkündür.

İşte Müslüman olmayan kimseler, İslâm Kitabı’nın kıymetini takdir edip istifade ederlerse uyanık Müslüman Türk gençliği acaba daha fazla durabilir mi? Kat’â ve aslâ duramaz ve uyuyamaz.