وَاُولٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

Bu cümledeki nüktelerin me’hazleri:

1- و ile atıf.

2- اُولٰٓئِكَ nin tekrarı.

3- Zamirü’l-fasl olan هُمْ

4- اَلْ edatı.

5- Felâh yollarının adem-i zikriyle مُفْلِحُونَ nin âmm ve mutlak bırakılması gibi beş me’hazdan ibarettir.

BİRİNCİSİ: و ile yapılan atıf, her iki cümle arasında bulunan münasebete binaen yapılmıştır. Zira birinci اُولٰٓئِكَ saadet-i âcile (عَاجِلَه) olan hidayet semeresine işarettir. İkinci اُولٰٓئِكَ hidayetin semere-i âcilesine (اٰجِلَه) işarettir.

Evet, her bir اُولٰٓئِكَ mâkabline bir fezleke, bir icmaldir. Fakat erkân-ı İslâmiye me’haz tutulmakla, birinci اُولٰٓئِكَ yi birinci اَلَّذٖينَ ye rabtı ve ikisinin de ümmi mü’minlere tahsisi; ve keza erkân-ı imaniye ile yakîn me’haz tutulmakla ikinci اُولٰٓئِكَ yi ikinci اَلَّذٖينَ ye rabtı ve ikisinin de ehl-i kitap mü’minlere ircâı daha evlâdır.

İKİNCİSİ: اُولٰٓئِكَ nin tekrarı, her iki saadetin gerek hidayete, gerek onların medh ü senalarına müstakil ve ayrı ayrı gayeler ve sebepler olduklarına işarettir. Fakat ikinci اُولٰٓئِكَ nin hükmüyle beraber, birinci اُولٰٓئِكَ ye işareti daha evlâdır.