birinci ve ikinci kaziyeleri aynen kabul etmek lâzımdır ve inkârları da küfürdür.

Şayet Kur’an’ın o kelâmı, başka bir manaya ihtimali olan bir nass veya zahir olursa üçüncü kaziyeyi kabul etmek lâzım olmadığı gibi inkârı da küfür değildir. İşte müfessirlerin ihtilafları ancak ve ancak şu kısma aittir.

İhtar: Mütevatir hadîsler de bu hususta, âyetler gibidir. Yalnız birinci kaziye, teemmül yeridir. Çünkü هٰذَا ile işaret edilen hadîsin, hakikaten hadîs olup olmadığında tereddüt yeri vardır.

Sual: Küfür, cehildir. Halbuki kâfirler, Hazret-i Muhammed’i (asm) evlatları kadar tanıyorlardı?

Cevap: Küfür, iki kısımdır. Bir kısmı, bilmediği için inkâr eder; ikincisi, bildiği halde inkâr eder. Bu da birkaç şubedir. Birincisi, bilir lâkin kabul etmez. İkincisi, yakîni var lâkin itikadı yoktur. Üçüncüsü, tasdiki var lâkin vicdanî iz’anı yoktur.

Sual: Şeytanın kalbinde marifet var mıdır?

Cevap: Yoktur. Çünkü sanat-ı fıtriyesi iktizasınca kalbi daima idlâl ile telkin için, fikri daima küfrü tasavvur etmekle meşgul olduğundan kalbinde veya fikrinde boş bir yer marifet için kalmıyor.

Sual: Küfür, kalbe ait bir sıfattır. Kalpte o sıfat bulunmadığı takdirde, zünnar bağlanmasından veya ona kıyas edilen şapkanın giyilmesinden ne için küfür hasıl olsun?

Cevap: Gizli olan umûra, şeriat emarelere göre hükmeder. Hattâ illet olmayan esbab-ı zahirîyi, illet yerine kabul eder. Binaenaleyh itmam-ı rükûya mani olan bir kısım zünnarların bağlanması ve secdenin ikmaline mani olan bazı şapkaların giyilmesi, ubudiyetten istiğna ve küfre teşebbüh etmeye emarelerdir. Gizli olan o sıfat-ı küfriyenin yok olduğuna kat’iyetle hükmedilemediğinden bu gibi emarelere göre hükmedilir.

Sual: İnzar yapılmadıkça teklif nasıl yapılır?

Cevap: İnzar yapılmadığı takdirde teklif de yapılmazsa adem-i tecziyelerine bir hüccet olur. Zira “Biz ne yapalım? Ne tebligat yapıldı ve ne tekâliften haberimiz var.” diye mücazattan kurtuluşlarına bir medar olur.