insanı dinlettirmekle günahlara sokar. Evet, küre-i havanın yüz binler kelimeleri birden söyleyen ve bir dili olan radyo unsuru, nev-i beşere öyle bir nimet-i İlahiyedir ki küre-i havayı bütün zerratıyla şükür ve hamd ü sena ile doldurmak lâzım gelirken, dalaletten tevellüd eden sefahet-i beşeriye, o azîm nimeti şükrün aksine istimal ettiğinden elbette tokat yiyecek.

Nasıl ki havârık-ı medeniyet namı altındaki ihsanat-ı İlahiyeyi bu mimsiz, gaddar medeniyet hüsn-ü istimal ile şükrünü eda edemeyerek tahribata sarf edip küfran-ı nimet ettiği için öyle bir tokat yedi ki bütün bütün saadet-i hayatiyeyi kaybettirdi. Ve en medeni tasavvur ettiği insanları, en bedevî ve vahşi derekesinden daha aşağıya indirdi. Cehenneme gitmeden evvel, cehennem azabını tattırıyor.

Evet, radyonun küllî nimetiyet ciheti, küllî bir şükür iktiza eder. Ve o küllî şükür de Hâlık-ı arz ve semavat’ın kelâm-ı ezelîsinin şimdiki bütün muhataplarına birden yetiştirmek için küllî yüz bin dilli semavî bir hâfız hükmünde, her vakit kâinatta Kur’an’ı okumalıdır tâ o nimetin küllî şükrünü eda ve o nimeti idame etsin.

Said Nursî

***

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Sizin yani Nur Fabrikasının sahibi ve mübarek cemaatin imamının Atabey’den gelen mektubları bizi çok mesrur eyledi. Üç dört ay zarfında, üç dört köyde ümmilerden elli adet kalem Risale-i Nur’u yazmaya muvaffak olmaları, elbette Alilerin ve Mustafaların şüphesiz hârika bir keramet-i sadakatleridir. Kerametkârane bu vakıa, bu havalide Risale-i Nur şakirdlerini çok kuvvetle ümitlendirdi, ziyade şevk verdi. Size de ve o ümmi kâtiplere de yüz bin bârekellah.

Nur Fabrikasının, Gül Fabrikasının Risale-i Nur’a derece-i hizmetlerini merak edip sormuştum. Ümit ve tahminimin pek fevkinde olarak, Hüsrev’in mektubundan, bin kalemle Risale-i Nur’a hizmet haberini ve bilhassa sizin de yalnız ümmilerden birkaç köyde elli kalemin imdada yetişmesi, bâki bir hazinenin müjdesi kadar bizi memnun etti. Allah sizlerden ebedî razı olsun, âmin! Ve sizi, hizmet-i imaniye ve Kur’aniyede muvaffak eylesin, âmin! Büyük Hâfız Ali’nin,