vesile olmak için o hastalık münasebetiyle yanımıza gelen bazı zatlara söylediğim ve noksan kalmış bir fıkrayı yazıyorum. Şöyle ki:

Halimi soranlara dedim ki: Hem nazar hem ervah-ı gayr-ı tayyibe cihetinden başıma gelen bu musibet, rahmet-i İlahiye ile on adetten bire indi; dokuzu, nimet oldu. Bâki kalan birisi de dokuz menfaati oldu:

Birinci menfaati: Hastalıkta her saat ibadeti, dokuz saat ibadet hükmüne getirdi.

İkinci faydası: On beş Hasta Risalesi’ni, tam zevk ile tashih etmek ve bu hastalık zamanında hastalara ve muhtaç olanlara çabuk yetiştirmeye sebep oldu.

Üçüncü faydası: Eski Said’i Yeni Said’e kalbeden eski bir hastalık gibi şimdi de Risale-i Nur’un parlak bir tarzda intişarı, Yeni Said’i de dünya ile bir derece alâkadar ettiği cihetle, o halin zararından kurtulmaya sebep oldu.

Dördüncüsü: Bu mübarek aylarda, pek çok iştiyak ve ihtiyaç ile fazla a’mal-i uhreviyede bulunmak arzusuyla beraber; mevsim ve bazı esbab cihetiyle muvaffak olamayarak fazla müteessir idim. Bu hastalık, tam bu aylara lâyık bir tarzda, hastalıktan gelen ihlas ve kesret-i sevap cihetiyle azîm bir menfaati oldu. Beni gündüzde dağ ve bağları gezmekten men’ettiği gibi gece, uyku ve gafletten kurtarıp kemal-i tazarru ve niyaz ile geceleri ihyaya sebep oldu.

Beşincisi: Geçenki ramazandaki hastalık gibi bu hastalık dahi fedakâr kardeşlerimin şefkatlerini heyecana getirip benim hesabıma a’mal-i uhreviyelerinin bir nevi zekâtını vermek; nâkıs, kusurlu sermayemi, birden ona belki yüze ve bine çıkarmaya sebep olmasıdır.

Altıncı faydası: Hastalara yirmi beş deva-i imanî veren risalenin ilaçlarını nefsimde tatbik ederek ayn-ı hakikat olduğunu tasdik edip, âsab ve sinirden gelen ziyade hassasiyetimden kıymetsiz fâni işleri, lüzumsuz ve endişeli meraktan ve faydasız ve zararlı alâkadan bir derece kurtulmaya sebep olmasıdır.

Umum kardeşler ve hemşirelerimize birer birer selâm ve selâmetlerine dua ve dualarını rica eden kardeşiniz

Said Nursî

***