Sabri mektubunda “İki üç senedir Risale-i Nur, telif cihetinde tevakkuf devresini geçiriyor.” diye hikmetini soruyor. Bunun cevabı uzundur. Hem telif, ihtiyarımız dairesinde değil. Hem Risale-i Nur şakirdlerinin teliften hisseleri kalmak için bazı ehemmiyetli esbab ve arızalar mani oldu.

Burada başta Âsiye olarak Ulviye, Lütfiye gibi çok çalışkan hanım şakirdler, Medrese-i Nuriye’deki hemşirelerine ve selâm gönderen Sabri’nin refikasına hem kardeşlerine arz-ı hürmet ve selâm ve dua ederler.

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ederiz.

***

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Kahraman Tahirî’nin ve Kâtip Osman’ın mektubları hakikaten benim için bir ilaç hükmüne geçti. Yarım maddî, yarım manevî endişe hastalığına bir tiryak hükmüne geçti. Cenab-ı Hak onlardan ve sizlerden ebeden razı olsun. Evet, azim ve sebatınız ve ihlas ve ciddiyetiniz, ehl-i dünyayı mağlup etmiş ve ediyor. Yoksa bir tek Tesettür Risalesi’yle yüz yirmi adamı tevkif edenleri, yüz otuz risale ile bir tek adamı tevkif edemediklerinin sebebi; ihlasınız ve metanetinizdir, hükmediyor.

Tahirî’nin Hizbü’l-Ekber ve Virdü’l-A’zam’ı tab için İstanbul’a gitmesini bütün ruhumuzla onu tebrik ve muvaffakıyetine dua ediyoruz. İstanbul’da Şefik’ten başka Risale-i Nur’la ciddi alâkadarlar çoktur fakat adreslerini bilmiyorum. Yalnız Barlalı Hacı Bekir ve İnebolulu icra dairesinde bulunan Hâfız Emin ve Güranlı Mehmed Efendi’yi de Şefik vasıtasıyla bulabilir. İstanbul dostları münasebetiyle, meşhur bir vaiz benim ile görüşmek için gelmiş, görüşemeden gitmiş. Bir zata yazılan bir mektubun sureti size gönderiliyor; belki oradaki bazı adamlar, bu adam gibi o hitaba muhtaçtırlar.

***