Ve o netice-i kararları bana göstermek için bana karşı geldiklerini gördüm. Sonra uyandım. Sabahleyin kardeşlerime söyledim.

Dedim: Allahu a’lem, Isparta havalisinde Risale-i Nur’un maddî mağlubiyeti içinde manevî bir galibiyeti olmuş ki büyük makamat-ı resmiyede en mühim mesail-i İslâmiye medar-ı bahis olacak.

Biz Isparta’da o musibetin ne derece ileri gittiğini bilemediğimizden ve çoktan beri de ne hal-i âlemden ve ne de resmî halden anlamayıp dinlemediğimiz halde, bu rüyanın rüya-yı sadıka olduğuna bir emare olan, beni bir gün baktırdı. O emare şudur ki:

Risale-i Nur’un ehemmiyetli bir talebesi Ankara’dan gelip ben sormadan dedi: “Reis, Kur’an’a yeni bir tefsir yazmayı emretmiş, o da yazıyormuş.”

Hem söylemiş ki: Dâhiliye Vekili, yirmi senelik bir âdete muhalif olarak “Dinsiz bir millet yaşayamaz.” diye din lehinde beyanatta bulunduğunu ve Maarif Nâzırı da âdab-ı İslâmiye lehinde, eski prensiplerine muhalif olarak beyanatta bulunduğu gibi ehemmiyetli bir değişikliği ihsas ettiğinden; kulağımı kapadığım sekiz aydan sonra bu rüya hatırı için bu haberleri aldım. Bunun sebebini anlamak cidden arzu ettim. Birden ihtar edildi ki:

Ehl-i dalalet, memur-u siyasiyeyi aldatıp Risale-i Nur aleyhinde genişçe, buradan oraya kadar bir daire içinde taarruz edip derece-i kuvveti anlamak istediler. Gördüler ki sökülmeyecek, mağlup edilmeyecek bir kuvvette gördüklerinden ehemmiyetli büyük makamat-ı resmiyede, mahiyetini medar-ı bahis ve dikkat ettiklerinden, bilmecburiye bir nevi musalahaya yol hazırlamak ve şimdiye kadar hakikat ve hikmete muhalif olarak iyilikleri ölen reise ve fenalıkları millete, orduya vermek yerinde, o hata-yı azîmeye bedel, bütün fenalıkları ölene verip kendilerini bir derece o dehşetli hatîattan kurtarmak çaresini aramaya, bir zemin teşkil etmeye çalışmış ki hem rüya hem bu haberler haber veriyor.

Birinci, ikinci Hulusilerin müşterek mektubları, bu iki rükn-ü mühimmenin gayretleri, sadakatleri çelikten daha metin olduğu her hâdise ile gösteriliyor.

Said Nursî

***