olmayan ve vaziyeti çok ağır bulunan üstadına yardım etmekle hasenatına iştirak etmek gibi çok faydaları elde edebilir.

Ben, kasemle temin ederim ki bir küçük risaleyi kendine bilerek yazan adam, bana büyük bir hediye hükmüne geçer; belki her bir sahifesi bir okka şeker kadar beni memnun eder.

İkinci Madde: Maatteessüf Risale-i Nur’un imansız ve emansız cin ve ins düşmanları, onun çelik gibi metin kalelerine ve elmas kılınç gibi kuvvetli hüccetlerine mukabele edemediklerinden, çok gizli desiseler ve hafî vasıtalar ile haberleri olmadan yazanların şevklerini kırmak ve fütur vermek ve yazıdan vazgeçirmek cihetinde şeytancasına hücum edip darbe vuruyorlar. Hususan burada ihtiyaç pek çok ve yazıcılar çok az ve düşmanlar çok dikkatli, kısmen talebeler mukavemetsiz olduğundan bu memleketi o Nurlardan bir derece mahrum ediyor.

Benimle hakikat meşrebinde sohbet etmek ve görüşmek isteyen adam, hangi risaleyi açsa benimle değil, hâdim-i Kur’an olan üstadıyla görüşür ve hakaik-i imaniyeden zevkle bir ders alabilir.

***

Manevî bir ihtar ile bir iki ince meseleyi size yazıyorum:

BİRİNCİSİ:

Geçen ramazan-ı şerifte, Ehl-i Sünnet’in selâmet ve necatı için edilen pek çok duaların şimdilik aşikâre kabulleri görünmemesine hususi iki sebep ihtar edildi:

Birincisi: Bu asrın acib bir hâssasıdır. (Hâşiye) Bu asırdaki ehl-i İslâm’ın fevkalâde safderunluğu ve dehşetli canileri de âlîcenabane affetmesi ve bir tek haseneyi ve binler seyyiatı işleyen ve binler manevî ve maddî hukuk-u ibadı mahveden adamdan bir tek haseneyi görse ona bir nevi taraftar çıkmasıdır. Bu suretle ekall-i kalil olan ehl-i dalalet ve tuğyan; safdil taraftar ile ekseriyet teşkil ederek, ekseriyetin hatasına terettüp eden musibet-i âmmenin devamına ve idamesine belki teşdidine kader-i İlahiyeye fetva verirler; biz buna müstahakız derler.

___

Hâşiye: Yani elması elmas bildiği halde, camı ona tercih eder.