Medar-ı ibret ve hayret bir hâdisedir

Risale-i Nur’un erkân-ı mühimmesinden bir zat yazıyor ki: “Adapazarı zelzelesinin aynı gününde, zelzeleden birkaç saat evvel, umumî ve herkese göstermek için bir büyük tiyatro teşekkülüyle ve oyuncu kızlardan dört güzelini çırılçıplak olarak âlâyişle çarşı ve pazarda gezdirerek, o cazibedarlara kapılan tiyatro binasında toplanan bin kişiden fazla seyirciler, oyun başlarken birdenbire arz kemal-i hiddet ve gayz ile onların hayâsız yüzlerini dehşetli tokatladı, mahvedip zîr ü zeber etti. Ve o binayı hâk ile yeksan eyledi.”

Ben, dünyanın bu nevi hâdiselerinden iki senedir hiç haberim yoktu, bakmıyordum. Fakat bugünlerde hem Hüsrev ve hem kahraman Çelebi zelzeleden haber vermeleri ve Hüsrev ve rüfekasının kanaatiyle, Isparta’nın gürültülü zelzelesi, karşısında Risale-i Nur’u kuvvetli bir kalkan bulmasıyla hiçbir zarar vermemesi ve Risale-i Nur’a muarız bir hocanın bütün hasılatını mahveden dolu o muarıza has kalması, başkasına ilişmemesi bir derece kanaat verir ki ekser vilayetlere giren ve Adapazar’a girmeyen Risale-i Nur’un ehemmiyetli bir esası olan tesettür şiarını bu derece açık ihanetiyle, Risale-i Nur onların yardımlarına koşmamış diye yalnız bu hâdiseye baktım.

***

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Risale-i Nur dünya işlerine âlet olamaz, dünya işlerinde siper edilmez. Çünkü ehemmiyetli bir ibadet-i tefekküriye olduğu cihetle, dünyevî maksatlar onunla kasden istenilmez. İstenilse ihlas kırılır, o ehemmiyetli ibadet şekli değişir. Yani çocuklar gibi dövüştükleri vakit Kur’an’ı başına siper eder. Başına gelen zarar Kur’an’a geldiği gibi; Risale-i Nur, böyle muannid hasımlara karşı siper istimal edilmemeli.

Evet, Risale-i Nur’a ilişenler tokatlar yerler, yüzer vukuat şahittir. Fakat Risale-i Nur tokatlarda istimal edilmez ve niyet ve kasd ile tokatlar gelmez. Çünkü sırr-ı ihlas ve sırr-ı ubudiyete münafîdir. Bizler, bize zulmedenleri, bizi himaye eden ve Risale-i Nur’da istihdam eden Rabb’imize havale ediyoruz.