dinini dünyaya âlet ediyorlar.” diye çirkin bir ittiham ile taarruzlarına meydan açar.

Sizler ara sıra İhlas’ı ve İktisat Lem’alarını ve bazen Hücumat-ı Sitte Risalesi’ni mabeyninizde beraber okumalısınız. Sizin şimdiye kadar fevkalâde sebat ve metanet ve tesanüd ve ittifakınız, bu memlekete medar-ı iftihar olacak ve istikbalini kurtaracak derecededir. Dikkat ediniz, bu yeni fırtına, sizin tesanüdünüzü bozmasın.

Arabî Virdü’l-Ekber-i Nuriye’ye dair müjdeniz ve kahraman Tahirlerin ve mübareklerin, sâri ve dehşetli hastalıklara tiryaklar ve ilaçlar yetiştirmeleri ve mütemadiyen çalışmaları, bizi belki ruhanîleri ve ricalü’l-gayb zatları dahi sevindiriyor.

Hulusi’nin Ve’l-Asrı nükte-i i’caziyesine karşı tam takdiri ve tasdiki ve Konya’ya tahvili, hizmet-i Nuriye noktasında beni memnun eyledi. Evet, Risale-i Nur şakirdlerinin birincilerinden faal birisi, o ehemmiyetli şehre gitmesi lâzım idi.

Kardeşlerim! Lem’a-i Müdafaat’ta “Isparta muhbirleri” unvanıyla, bizi hapse sevk eden Ankara’daki zalimler irade edilmiş. Mecburiyet tahtında öyle demişiz. Şimdi Isparta benim mübarek bir vatanım ve çok kıymettar kardeşlerimin dahi sevgili vatanları olduğundan, Isparta muhbirleri kelimesini o makamlardan kaldırdım, onların yerlerine “mülhid zalimler” yazdım. Siz de öyle yazınız.

Hem kahraman Tahir’in bana yazdığı Müdafaat Risalesi’nde, İhtiyar Lem’ası’nda Ankara’ya ait bahsinde Sekizinci Rica yazmış. Halbuki Yedinci Rica’dır. Onu da tashih ediniz. Tahirî gibi kahraman bir mahduma sahip olan ve hanesinde Risale-i Nur’un altı şakirdi bulunan kardeşimiz Hüsnü Efendi’ye bi’l-mukabele selâm ve tebrik ederiz.

***