ehemmiyet-i azîme, yalnız cibillî şefkat ve hiss-i karabetten gelen bir muhabbet değil belki vazife-i nübüvvetin bir hayt-ı nuranisinin bir ucu ve veraset-i Nebeviyenin gayet ehemmiyetli bir cemaatinin menşei, mümessili, fihristesi cihetiyledir.

Evet, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, Hazret-i Hasan’ı (ra) kemal-i şefkatinden kucağına alarak başını öpmesiyle; Hazret-i Hasan’dan (ra) teselsül eden nurani nesl-i mübareğinden Gavs-ı A’zam olan Şah-ı Geylanî gibi çok mehdi-misal verese-i nübüvvet ve hamele-i şeriat-ı Ahmediye (asm) olan zatların hesabına Hazret-i Hasan’ın (ra) başını öpmüş ve o zatların istikbalde edecekleri hizmet-i kudsiyelerini nazar-ı nübüvvetle görüp takdir ve istihsan etmiş ve takdir ve teşvike alâmet olarak Hazret-i Hasan’ın (ra) başını öpmüş.

Hem Hazret-i Hüseyin’e karşı gösterdikleri fevkalâde ehemmiyet ve şefkat, Hazret-i Hüseyin’in (ra) silsile-i nuraniyesinden gelen Zeynelâbidîn, Cafer-i Sadık gibi eimme-i âlîşan ve hakiki verese-i Nebeviye gibi pek çok mehdi-misal zevat-ı nuraniyenin namına ve din-i İslâm ve vazife-i risalet hesabına boynunu öpmüş, kemal-i şefkat ve ehemmiyetini göstermiştir.

Evet, Zat-ı Ahmediye’nin (asm) gayb-aşina kalbiyle, dünyada asr-ı saadetten ebed tarafında olan meydan-ı haşri temaşa eden ve yerden cenneti gören ve zeminden gökteki melaikeleri müşahede eden ve zaman-ı Âdem’den beri mazi zulümatının perdeleri içinde gizlenmiş hâdisatı gören, hattâ Zat-ı Zülcelal’in rü’yetine mazhar olan nazar-ı nuranisi, çeşm-i istikbalbînîsi, elbette Hazret-i Hasan ve Hüseyin’in arkalarında teselsül eden aktab ve eimme-i verese ve mehdileri görmüş ve onların umumu namına başlarını öpmüş. Evet, Hazret-i Hasan’ın (ra) başını öpmesinde, Şah-ı Geylanî’nin hisse-i azîmesi var.

Üçüncü Nükte

اِلَّا الْمَوَدَّةَ فِى الْقُرْبٰى âyetinin bir kavle göre manası: “Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, vazife-i risaletin icrasına mukabil ücret istemez, yalnız Âl-i Beyt’ine meveddeti istiyor.”

Eğer denilse: Bu manaya göre karabet-i nesliye cihetinden gelen bir fayda gözetilmiş görünüyor. Halbuki