İkinci Şuâ

Kur’an’ın câmiiyet-i hârikulâdesidir.

Şu şuânın beş lem’ası var.

BİRİNCİ LEM’A: Lafzındaki câmiiyettir.

Elbette evvelki sözlerde hem bu sözde zikrolunan âyetlerden şu câmiiyet aşikâre görünüyor. Evet

لِكُلِّ اٰيَةٍ ظَهْرٌ وَبَطْنٌ وَحَدٌّ وَمُطَّلَعٌ وَلِكُلٍّ شُجُونٌ وَغُصُونٌ وَفُنُونٌ

olan hadîsin işaret ettiği gibi elfaz-ı Kur’aniye, öyle bir tarzda vaz’edilmiş ki her bir kelâmın, hattâ her bir kelimenin, hattâ her bir harfin, hattâ bazen bir sükûtun çok vücuhu bulunuyor. Her bir muhatabına ayrı ayrı bir kapıdan hissesini verir.

Mesela وَالْجِبَالَ اَوْتَادًا yani “Dağları zemininize kazık ve direk yaptım.” bir kelâmdır.

Bir âmînin şu kelâmdan hissesi: Zahiren yere çakılmış kazıklar gibi görünen dağları görür, onlardaki menafiini ve nimetlerini düşünür, Hâlık’ına şükreder.