halde, küfür vasıtasıyla mevtini bir idam-ı ebedî ve bir firak-ı lâyezalî ve zeval-i mevcudatı ve ahbabının vefatlarını ve bütün sevdiklerini idam ve müfarakat-ı ebediye suretinde gözü önünde daima küfür vasıtasıyla gören insan, nasıl yaşayabilir? Nasıl hayattan lezzet alabilir?

Elcevap: Acib bir mağlata-i şeytaniye ile kendini aldatır, yaşar. Surî bir lezzet alır zanneder. Meşhur bir temsil ile onun mahiyetine işaret edeceğiz. Şöyle ki:

Deniliyor: Deve kuşuna demişler “Kanatların var, uç!” O da kanatlarını kısıp “Ben deveyim.” demiş, uçmamış. Fakat avcının tuzağına düşmüş. Avcı beni görmesin diye başını kuma sokmuş. Halbuki koca gövdesini dışarıda bırakmış, avcıya hedef etmiş. Sonra ona demişler: “Madem deveyim diyorsun, yük götür!” O zaman kanatlarını açıvermiş “Ben kuşum.” demiş, yükün zahmetinden kurtulmuş. Fakat hâmisiz ve yemsiz olarak avcıların hücumuna hedef olmuş.

Aynen onun gibi; kâfir, Kur’an’ın semavî ilanatına karşı küfr-ü mutlakı bırakıp meşkuk bir küfre inmiş. Ona denilse: “Madem mevt ve zevali, bir idam-ı ebedî biliyorsun; kendini asacak olan darağacı göz önünde… Ona her vakit bakan, nasıl yaşar? Nasıl lezzet alır?” O adam, Kur’an’ın umumî vech-i rahmet ve şümullü nurundan aldığı bir hisse ile der: “Mevt idam değil, ihtimal beka var.” Veyahut deve kuşu gibi başını gaflet kumuna sokar, tâ ki ecel onu görmesin ve kabir ona bakmasın ve zeval-i eşya ona ok atmasın!

Elhasıl: O meşkuk küfür vasıtasıyla deve kuşu gibi mevt ve zevali idam manasında gördüğü vakit Kur’an ve semavî kitapların iman-ı bi’l-âhirete dair kat’î ihbaratı ona bir ihtimal verir. O kâfir, o ihtimale yapışır, o dehşetli elemi üzerine almaz. O vakit ona denilse: “Madem bâki bir âleme gidilecek, o âlemde güzel yaşamak için tekâlif-i diniye meşakkatini çekmek gerektir.”

O adam şekk-i küfrî cihetiyle der: “Belki yoktur, yok için neden çalışayım?” Yani vaktâ ki o hükm-ü Kur’an’ın verdiği ihtimal-i beka cihetiyle idam-ı ebedî âlâmından kurtulur ve meşkuk küfrün verdiği ihtimal-i adem cihetiyle tekâlif-i diniye meşakkati ona müteveccih olur, ona karşı küfür ihtimaline yapışır, o zahmetten kurtulur.

Demek, bu nokta-i nazarda, mü’minden ziyade bu hayatta lezzet alır zannediyor. Çünkü tekâlif-i diniyenin zahmetinden ihtimal-i küfrî ile kurtuluyor ve âlâm-ı ebediyeden ise ihtimal-i imanî cihetiyle