DÖRDÜNCÜ MERAKLI SUAL

Diyorlar ki madem sizin elinizdeki nurdur, topuz değildir; nura karşı muaraza edilmez ve nurdan kaçılmaz ve nurun izharından zarar gelmez. Neden arkadaşlarınıza ihtiyatı tavsiye ediyorsunuz? Çok nurlu risaleleri halklara gösterilmesini men’ediyorsunuz?

Bu suale karşı cevabın muhtasar meali şudur ki: Başlardaki başların çoğu sarhoş, okumaz. Okusa da anlamaz. Yanlış mana verip ilişir. İlişmemesi için aklı başına gelinceye kadar göstermemek lâzım geliyor.

Hem çok vicdansız insanlar var ki garaz veya tama’ veyahut havf cihetiyle nuru inkâr eder veya gözünü kapar. Onun için kardeşlerime de tavsiye ediyorum ki ihtiyat etsinler, nâ-ehillerin eline hakikatleri vermesinler. Hem ehl-i dünyanın evhamını tahrik edecek işlerde bulunmasınlar. (Hâşiye)

***

___

Hâşiye: Ciddi bir meseleye vesile olabilecek bir latîfe: Dünkü gün sabahleyin bir dostumun damadı Mehmed yanıma geldi. Mesrurane, beşaretkârane dedi ki: “Senin bir kitabını Isparta’da tabetmişler, çoklar okuyorlar.” Ben dedim: “O, yasak olan tab değil belki müstensihle bazı nüshalar alınmış ki hükûmet ona bir şey demez.” Hem dedim: “Sakın bunu senin dostun olan iki münafığa söyleme. Onlar böyle bir şey arıyorlar ki bahane etsinler.” İşte kardeşlerim, bu adam çendan bir dostumun damadıdır, o münasebetle benim de ahbabım sayılır. Fakat berberlik münasebetiyle vicdansız muallim ve münafık müdürün dostudur. Orada kardeşlerimizden birisi bilmeyerek öyle söylemiş. İyi oldu ki en evvel geldi, bana haber verdi. Ben de tenbih ettim, fenalığın önü alındı. Ve teksir makinesi binler nüshaları bu perde altında neşretti.