O, şeytandır. Onu hanenden çıkar, tard et.” Katade değneği alır, gider. Yed-i beyza gibi ışık verir. Evine gider; o siyah şahsı görür, tard eder.

İkincisi: Bir menba-ı garaib olan Gazve-i Kübra-yı Bedir’de, Ukkaşe İbni’l-Mihsani’l-Esedî’nin müşriklerle dövüşürken kılıncı kırıldı. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ona kılınca mukabil kalınca bir değnek verdi. Dedi: “Bununla harp et.” Birden değnek, biiznillah uzun, beyaz bir kılınç oldu. Onunla harp etti. Hayatı miktarınca tâ Yemame Harbi’nde şehit oluncaya kadar boynunda taşıdı. Şu hâdise kat’îdir. Çünkü Ukkaşe bütün hayatında onunla iftihar etmiş ve o kılınç “El-Avn” namıyla meşhur olmuş. İşte Hazret-i Ukkaşe’nin iftiharı ve kılıncın Avn namıyla, kılınçların fevkinde iştiharı, şu hâdisenin iki hüccetidir.

Üçüncüsü: İbn-i Abdi’l-Berr gibi bir allâme-i asır ve ehl-i tahkikin büyüklerinden nakil ve tashih ediyorlar ki: Gazve-i Uhud’da Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın halazadesi olan Abdullah İbn-i Cahş harp ederken kılıncı kırıldı. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ona bir değnek verdi. O değnek, onun elinde bir kılınç oldu. Onun ile harp etti. O eser-i mu’cize olan kılınç, bâki kaldı. Meşhur İbn-i Seyyidi’n-nâs siyerinde haber veriyor ki: Bir zaman sonra, Abdullah o kılıncı Bugay-ı Türkî namında bir adama, iki yüz liraya sattı.

İşte bu iki kılınç asâ-yı Musa gibi birer mu’cizedir. Fakat asâ-yı Musa vefat-ı Musa’dan sonra vech-i i’cazı kalmadı. Fakat şunlar bâki kaldılar.

On Üçüncü İşaret

Mu’cizat-ı Ahmediye aleyhissalâtü vesselâmın hem mütevatir hem misalleri pek çok bir nev’i dahi hastalar ve yaralılar nefes-i mübareğiyle şifa bulmalarıdır. Şu nevi mu’cize-i Ahmediye aleyhissalâtü vesselâm, nev’i itibarıyla manevî mütevatirdir. Cüz’iyatları, bir kısmı dahi manevî mütevatir hükmündedir. Diğer kısmı âhâdî ise de ilm-i hadîsin müdakkik imamları tashih ve tahric ettikleri için kanaat-i ilmiye verir. Biz de pek çok misallerinden birkaç misalini zikredeceğiz: