Cennet-i Kur’aniyenin semeratından bir semerenin ihtiva ettiği

HABBE

حَبَّه مٖى گُويَدْ

مَنْ شَاخِ دِرَخْتَمْ پُرْ اَزْ مَيْوَۀِ تَوْحٖيدْ

يَكْ شَبْنَمَمْ اَزْ يَمْ پُرْ اَزْ لُؤْلُؤِ تَمْجٖيدْ

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلٰى دٖينِ الْاِسْلَامِ وَكَمَالِ الْاٖيمَانِ وَالصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ

عَلٰى مُحَمَّدٍ الَّذٖى هُوَ مَرْكَزُ دَائِرَةِ الْاِسْلَامِ وَمَنْبَعُ اَنْوَارِ الْاٖيمَانِ

وَعَلٰى اٰلِهٖ وَصَحْبِهٖ اَجْمَعٖينَ مَا دَامَ الْمَلَوَانِ وَمَا دَارَ الْقَمَرَانِ

İ’lem eyyühe’l-aziz! Şu gördüğün büyük âleme büyük bir kitap nazarıyla bakılırsa Nur-u Muhammedî (asm) o kitabın kâtibinin kaleminin mürekkebidir.

Eğer o âlem-i kebir, bir şecere tahayyül edilirse Nur-u Muhammedî hem çekirdeği hem semeresi olur.

Eğer dünya mücessem bir zîhayat farz edilirse o nur onun ruhu olur.