Ve keza cumhur-u mü’minîn ve muvahhidînin o kelimat-ı mübarekeden kalben zevk ettikleri mâü’l-hayatı ve şarab-ı cenneti, sen de o mukaddes maşrapalardan içersin.

İ’lem! Kavaid-i usûliyedendir ki: Bir mesele hakkında ispat edenin sözü, nefyedenin sözüne müreccahtır. Çünkü ispat edenin yardımcıları var, sözünde kuvvet olur. Nefyedenin yardımcısı olmadığından tek kalır, sözünde kuvvet yoktur. Hattâ bin adam bir şeyi nefyederse bir adam gibidir. Bin adam da ispat ederse ispat edenlerin her birisi bin olur. Çünkü hepsi bir şeye bakıyorlar. Ve bir noktaya parmak bastıklarından birbirini takviye ediyorlar. Nefyedenlerde birbirini takviye etmek yoktur, her birisi tek kalır.

Mesela, bin pencereden bir yıldızı görüp ispat eden bin adamın her birisi ötekisine yardımcı olur, sözünü takviye eder. Çünkü o bin adam, parmakla işaret eder gibi o şeyi ispat ediyorlar. Nefyedenler öyle değildir. Çünkü nefiy için sebep lâzımdır. Sebepler de ayrı ayrı olur. Mesela, birisi “Gözümde zafiyet var, göremedim.”, ötekisi “Evimizde pencere yok.”, ötekisi “Soğuktan başımı kaldırıp bakamadım.” der. Ve hâkeza… Her birisi nefyine, müddeasına ayrı bir sebep gösterdiğinden kendisince yıldızın bulunmaması, nefsü’l-emirde de yıldızın bulunmamasına delâlet etmez ki birbirine yardımcı olsun.

Binaenaleyh bir mesele-i imaniyenin nefyi hakkında ehl-i dalaletin ittifakları haber-i vâhid hükmündedir, tesiri yoktur. Amma ehl-i hidayetin mesail-i imaniyede olan sözleri, her birisi ötekisine yardımcıdır, takviye eder.

İ’lem eyyühe’l-aziz! (Ey aziz kardeşim bil ki!)

Bir küll ne şeye muhtaç ise cüzü de o şeye muhtaçtır. Mesela, bir şecerenin meydana gelmesi için ne lâzım ise bir semerenin vücuduna da lâzımdır. Öyle ise semerenin Hâlık’ı, şecerenin de Hâlık’ı o oluyor. Hattâ arzın ve şecere-i hilkatin de Hâlık’ı, o Hâlık olacaktır.

İ’lem eyyühe’l-aziz! İki tarafı birbirinden gayet uzak bir mesele var ki her bir tarafı bir çekirdek gibi sümbül vermiş, ağaç olmuş, dal budak salmış. Böyle bir mesele üzerine, şükûk ve evhamın konmaması lâzımdır. Çünkü bir çekirdek diğer bir çekirdekle, çekirdek olarak toprak altında kaldıkları müddetçe iltibas edilebilir. Amma ağaç olduktan, meyve verdikten sonra şek edersen bütün meyveler senin