İ’lem eyyühe’l-aziz! Bir katre su, bir deniz suyu ile müttehiddir. Çünkü ikisi de sudur. Nehir suyu ile de müttehiddir. Çünkü ikisinin de menşeleri semadır. Ve keza bir küçük balık, balina balığı ile müttehiddir. Çünkü unvanları birdir.

Kezalik esma-i İlahiyeden bir hüceyreye veya bir mikroba tecelli eden bir isim, kâinatı ihata eden isim ile müttehiddir. Çünkü müsemmaları birdir. Mesela, bütün kâinata taalluk ve tecelli eden Alîm ismiyle bir zerreye taalluk eden Hâlık ismi, müsemmada müttehiddirler. Hurma ağacına taalluk eden Musavvir ismiyle de semeresine taalluk ve tecelli eden Münşi ismi, müsemmada müttehiddirler. Zaten en büyük şeye tecelli eden isim ile en küçük bir şeye de tecelli etmemesi muhaldir.

İ’lem eyyühe’l-aziz! Mümkin unvanı altındaki eşyanın vücudunda tagayyür var. Yani keyfiyetleri, halleri değişir. Binaenaleyh mümkin olan bir şeyin daima bir halde tevakkuf ve sükût etmekle atalette kalması, o şeyin ahval ve keyfiyetleri için bir nevi ademdir. Çünkü o şeyin istikbal halleri ademde kalır, yol bulup vücuda gelemez. Adem ise büyük bir elem ve bir şerr-i mahzdır.

Binaenaleyh faaliyette lezzet olduğu gibi ahval ve şuunatta da bir tebeddül olup bu tahavvül ve tebeddülden neş’et eden teessürat, teellümat, bir cihetten çirkin ise de birkaç cihetten de güzeldir. Evet, bir şeyin şekillerinde vukua gelen devir ve teslim sırasında gidenler müteessir, gelenler de memnun olurlar. Ve bu sayede hayat tasaffi eder, temizlenir. Vücud da teceddüd eder.

***