Aziz kardeşlerim!

Mahrem Sırr-ı İnna A’tayna’da cifirle istihracım, aynen Münazarat Risalesi’nde “Bir nur çıkacak ve göreceğiz.” diye gaybî müjdeler gibi ilhamî ve hak bir hakikati, fikrimle olan tatbikatımda bir kusur vardı. O kusur, beni düşündürüyordu. Münazarat ve Sünuhat gibi risalelerdeki müjde-i nuriye ise Risale-i Nur tam halletti. Geniş daire-i siyasiye yerine, yüksek bir daire-i Nuriye ile o kusuru izale ettiği gibi İnna A’tayna sırr-ı mahreminde “On iki on üç sene sonra İslâmiyet’e darbe vuranların başlarında öyle müthiş bir patlayış olacak ki kıyamete kadar unutulmayacak.” mealindeki istihrac-ı cifrî çok geniş bir dairede olduğu halde, nur müjdesi sırrının aksine olarak dar bir dairede ve hususi bir hükûmette tatbik etmek suretiyle, fikrim o geniş daireyi ihata edemeyerek o hakikatin suretini değiştirmiş.

Halbuki o istihracın gösterdiği aynı tarihte, o rejimin müessisi ve başı dünyadan göçtü, darbesini yedi. Ve aynı senede, perde altında bilinmeyen ve küre-i arzın ekserini ve nev-i beşerin kısm-ı a’zamını istibdadı altına alan bir müthiş cereyanın düğümü ve düğmesi ve manen binler başından bir başı ve en müthişi olan o göçüp