Beşinci Ders
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
وَمَا هٰذِهِ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ
وَاِنَّ الدَّارَ الْاٰخِرَةَ لَهِىَ الْحَيَوَانُ
Ey ihtiyarsız, süratle kabre, haşre, ebede giden Said-i şakî! Bil ki: Uzun ve kısalığı nisbetinde iki hayatın levazımatını tahsil etmek için Mâlik-i Kerîm sana, bir sermaye-i ömür verdiği halde sen o sermayenin kısm-ı a’zamını, hayat-ı bâkiyeye nisbeti bir bahrin bir katre seraba nisbeti gibi olan şu hayat-ı fâniye katresinde zayi ettin. Eğer aklın varsa elde kalan kısmının yarısını veya üçte birini veya lâekall onda birisini, deniz gibi hayat-ı bâkiyeye sarf et. Yoksa eyvahlar olsun diyeceğin bir zaman gelecek. Acayiptendir ki senin gibi ahmaklara âkıl ve zîfünun deniliyor. Şu temsili dinle.