Halil İbrahim’in manzumesidir

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهٖ

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

Zerremizi fart-ı şefkatinle şems-i envarına düşürdün

Cehlimizle enaniyetimizi diyar-ı irfanına düşürdün

Maden-i nühasımızı pota-i Furkan’a düşürdün

Hayfâ ki o potada zünnar-ı inkârımızı düşürdün

Saray-ı Kâbe-i ulyâya erip tûl-ü emelimizi düşürdün

Makam-ı nur-u tevhide varıp hâb-ı hayalimizi düşürdün

Haremgâh-ı İlahîde süveyda hücresine yükümüzü düşürdün

Heyet-i suretinin derûnundaki manaya gönlümüzü düşürdün

Tâ ezel sabahında vahdet nağmesini işittin

Leyla-yı zaman Kays ile bir demde görüştün

Dost ikliminin lalesinin bağlarına eriştin

Vahdet-i sâki midadını سَقٰيهُمْ kevserine düşürdün

Olmasaydın ey Risale-i Nur bize sen armağan

Çâh-ı mâsiva, nefs-i tağutla bel’ ederdi bizi heman

Dalaletten geçemez, küfür benliğinde kalırdık üryan

Hamden lillah katremizi bahr-i envarına düşürdün

Sendeki esrar-ı Hak سَوْفَ تَرٰينٖى yi söylesem

Gül vechindeki lahut benini şerh u beyan eylesem

Nur-u Hudâ, mü’mine hüdâ, dalalete seyf-i hemta mı desem

Zülfikar ve Asâ-yı Musa ile münkirleri girdaba düşürdün

Aşina-yı bezm-i Hak’tır Risale-i Nur talebeleri

Nur-u Yezdan, feyz-i Kur’an’dır cümlesinin rehberi

Bu âciz nâtüvan onların bir hakir kemteri

Halil İbrahim’e “hâk-i der-i âl-i abâ” tam düşürdün

اَلْبَاقٖى هُوَ الْبَاقٖى

Duanıza çok muhtaç, günahkâr kardeşiniz

Hâk-i der-i Âl-i Abâ

***