Müellifin vasiyetnamesi münasebetiyle, Halil İbrahim’in Risale-i Nur hakkında, Nur şakirdleri namına yazdığı bir fıkrasının bir parçasıdır.

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

Risale-i Nur nurdan bir ibrişimdir ki kâinat ve kâinattaki mevcudatın tesbihatları onda dizilmiştir.

Risalei’n-Nur âhize ve nâkile ile mücehhez bir radyo-yu Kur’aniyedir ki onun tel ve lambaları ve âyine ve bataryaları hükmündeki satırları, kelimeleri, harfleri öyle intizamkârane ve i’cazdarane bast edilmiştir ki yarın her ilim ve fen adamları ve her meşrep ve meslek sahipleri ilim ve iktidarları miktarınca âlem-i gayb ve âlem-i şehadetten ve ruhaniyat âleminden ve kâinattaki cereyan eden her hâdisattan haberdar olabilir.

Zira Risalei’n-Nur, menşur-u Kur’an’dır.

Risalei’n-Nur mü’minlere hedâyâ-yı hidayet, vesile-i saadet, mazhar-ı şefaat ve feyyaz-ı Rahman’dır.

Risalei’n-Nur kâinata, nevbaharın feyzini veren bir âb-ı hayat ve ayn-ı rahmet ve mahz-ı hakikat ve bir gülzar-ı gülistandır.

Risalei’n-Nur lütf-u Yezdan, kemal-i iman, işarat-ı Kur’an ve bereket-i ihsandır.

Risalei’n-Nur kâfire hüsran, münkire tokat, dalalete düşmandır.

Risalei’n-Nur bir kenz-i mahfî, bir sandukça-i cevahir ve menba-i envardır.

Risalei’n-Nur hakikat-i Kur’an ve mi’rac-ı imandır.

Risalei’n-Nur sertâc-ı evliya, sultanü’l-eser ve zübdetü’l-meâni ve atâyâ-yı İlahî ve hedâyâ-yı Sübhanîdir.