İlim bir nevi nur olduğuna göre, Risale-i Nur’un ilme olan en derin vukufunu gösterecek bir iki deliline kısa işaret ederiz:

Evvela: Şunu hatırlamalıyız ki Risale-i Nur, başka kitapları değil belki yalnız Kur’an-ı Kerîm’i üstad olarak tanıması ve ona hizmet etmesi itibarıyla, makbuliyeti hakkında bizim bu mevzuda söz söylememize hâcet bırakmıyor. Biz ancak ilim erbabı mabeyninde Risale-i Nur’un değerini tebarüz ettirmek için ilâveten deriz ki:

Risale-i Nur, şimdiye kadar hiçbir ilim adamının tam bir vuzuhla ispat edemediği en muğlak meseleleri gayet basit bir şekilde en âmî avam tabakasından tut tâ en âlî havas tabakasına kadar herkesin istidadı nisbetinde anlayabileceği bir tarzda, şüphesiz ikna edici ve yakînî bir şekilde izah ve ispat etmesidir. Bu hususiyet, hemen hemen hiçbir ilim adamının eserinde yoktur.

İkincisi: Bütün Nur eserleri, Kur’an-ı Kerîm’in bir kısım âyetlerinin hakiki tefsiri olup onun manevî i’cazının lem’aları olduğunu her hususta göstermesidir.

Üçüncüsü: İnsanların en derin ihtiyaçlarına, kat’î delil ve bürhanlarla ilmî mahiyette cevap vermesidir. Mesela, Vâcibü’l-vücud’un varlığı ve âhiret ve sair iman rükünlerini, bir zerrenin lisan-ı hal ve kāl suretinde tercümanlığını yaparak ispat etmesi, en meşhur İslâm feylesoflarından İbn-i Sina, Farabi, İbn-i Rüşd bu meselelerde bütün mevcudatı delil olarak gösterdikleri halde Risale-i Nur, o hakikatleri aynen bir zerre veya bir çekirdek lisanıyla ispat ediyor. Eğer Risale-i Nur’un ilmî kudretini şimdi onlara göstermek mümkün olsaydı onlar, hemen diz çöküp Risale-i Nur’dan ders alacaklardı.

Dördüncüsü: Risale-i Nur, insanın senelerce uğraşarak elde edemeyeceği bilgileri, komprime hülâsalar nevinden kısa bir zamanda temin etmesidir.

Beşincisi: Risale-i Nur, ilmin esas gayesi olan rıza-yı İlahîyi tahsile sebep olması ve dünya menfaatine, ilmi hiçbir cihetle âlet etmeyerek tam manasıyla insaniyete hizmet gibi en ulvi vazifeyi temsil etmesidir.

Altıncısı: Risale-i Nur, kuvvetli ve kudsî ve imanî bir tefekkür semeresi olup bütün mevcudatın lisan-ı hal ve kāl suretinde tercümanlığını yapar. Aynı zamanda iman hakikatlerini ilmelyakîn ve aynelyakîn ve hakkalyakîn derecelerinde inkişaf ettirir.