Tûba-i hilkatten semavat şıkkına, hep Kehkeşan ağsanına

Bir Cemil-i Zülcelal’in, dest-i hikmetle takılmış pek güzel meyveleriyiz biz.

Şu semavat ehline birer mescid-i seyyar, birer hane-i devvar, birer ulvi âşiyane

Birer misbah-ı nevvar, birer gemi-i cebbar, birer tayyareleriz biz.

Bir Kadîr-i Zülkemal’in, bir Hakîm-i Zülcelal’in birer mu’cize-i kudret, birer hârika-i sanat-ı Hâlıkane,

Birer nadire-i hikmet, birer dâhiye-i hilkat, birer nur âlemiyiz biz.

Böyle yüz bin dil ile yüz bin bürhan gösteririz, işittiririz insan olan insana.

Kör olası dinsiz gözü, görmez oldu yüzümüzü hem işitmez sözümüzü, hak söyleyen âyetleriz biz.

Sikkemiz bir, turramız bir, Rabb’imize musahharız. Müsebbihiz, zikrederiz abîdane.

Kehkeşan’ın halka-i kübrasına mensup birer meczuplarız biz.” dediklerini hayalen dinledim.

***