Ve zeminde ve gökte gizli esma-i İlahiyenin manevî hazinelerinin keşşafı.
Ve sutûr-u hâdisatın altında muzmer hakaikin miftahı.
Ve âlem-i şehadette âlem-i gaybın lisanı.
Ve şu âlem-i şehadet perdesi arkasında olan âlem-i gayb cihetinden gelen iltifatat-ı ebediye-i Rahmaniye ve hitabat-ı ezeliye-i Sübhaniyenin hazinesi.
Ve şu İslâmiyet âlem-i manevîsinin güneşi, temeli, hendesesi.
Ve avâlim-i uhreviyenin mukaddes haritası.
Ve zat ve sıfât ve esma ve şuun-u İlahiyenin kavl-i şârihi, tefsir-i vâzıhı, bürhan-ı kātı’ı, tercüman-ı sâtıı.
Ve şu âlem-i insaniyetin mürebbisi.
Ve insaniyet-i kübra olan İslâmiyet’in mâ ve ziyası.
Ve nev-i beşerin hikmet-i hakikiyesi.
Ve insaniyeti saadete sevk eden hakiki mürşidi ve hâdîsi.
Ve insana hem bir kitab-ı şeriat, hem bir kitab-ı dua, hem bir kitab-ı hikmet, hem bir kitab-ı ubudiyet, hem bir kitab-ı emir ve davet, hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı fikir, hem bütün insanın bütün hâcat-ı maneviyesine merci olacak çok kitapları tazammun eden tek, câmi’ bir kitab-ı mukaddestir.
Hem bütün evliya ve sıddıkîn ve urefa ve muhakkikînin muhtelif meşreplerine ve ayrı ayrı mesleklerine, her birindeki meşrebin mezâkına lâyık ve o meşrebi tenvir edecek ve her bir mesleğin mesâkına muvafık ve onu tasvir edecek birer risale ibraz eden mukaddes bir kütüphane hükmünde bir kitab-ı semavîdir.
İKİNCİ CÜZ VE TETİMME-İ TARİF
Kur’an arş-ı a’zamdan, ism-i a’zamdan, her ismin mertebe-i a’zamından geldiği için, On İkinci Söz’de beyan ve ispat edildiği gibi:
KUR’AN, Bütün âlemlerin Rabb’i itibarıyla Allah’ın kelâmıdır.
Hem bütün mevcudatın İlahı unvanıyla Allah’ın fermanıdır.
Hem bütün semavat ve arzın Hâlık’ı namına bir hitaptır.
Hem rububiyet-i mutlaka cihetinde bir mükâlemedir.